Esas No: 2011/5466
Karar No: 2012/2146
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/5466 Esas 2012/2146 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Kadastro sırasında 274 ada 2 parsel sayılı 261 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Hüseyin oğlu ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Maliye Hazinesi, tapu kaydına dayanarak ve davalı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle mülk edinme koşullarının gerçekleşmediği iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğin tapu kayıt tarihinden öncesine dayandığının kabulü suretiyle karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermek için yeterli bulunmamaktadır. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için, davacı Hazinenin dayanağı olan 27.7.1964 tarih ve 36 sıra numaralı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri, oluşum belgeleri ve varsa haritası ile çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ve dayanağı olan belgeler ve Hazinenin dayandığı tapu kaydı başkaca taşınmazlara da revizyon görmüşse tapu kaydının revizyon gördüğü tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri getirtilip dosya tamamlandıktan sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında, oluşumundan itibaren tüm tedavülleriyle birlikte tapu kaydı ve dayanağı olan tüm belgeler okunup, kayıtlarda yazılı sınırlar sabit sınırlardan başlanarak yerel bilirkişilerce zeminde tek tek göstertilmeli, kayıtlarda yazılı olup, yerel bilirkişilerce gösterilemeyen sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanıkların zeminde gösterdiği sınırlar teknik bilirkişiye haritasında işaret ettirilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberde götürülecek teknik bilirkişiden uygulanan kayıtların kapsamını belirten, keşfi takibe imkan veren, dayanak tapu kaydının kapsamını gösteren ayrıntılı ve gerekçeli krokili rapor alınmalıdır.Taşınmazın tamamı ya da bir bölümünün tapu kaydının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde; davacının zilyetliğinin 1950"li yıllarda başladığının haber verildiği dikkate alınarak tapu kaydının oluştuğu tarihten önce davalı tarafın iktisaba elverişli 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığı göz önünde bulundurulmalı, tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsamadığının anlaşılması halinde ise; taşınmazın geçmişte kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği hususlarında da yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve tespit bilirkişileri beyanları arasında çelişki doğduğu takdirde, yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli, zilyetlik durumu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmalı; bilirkişilerden çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; davalılar ile murisleri adına kayıt ve belgesiz olarak taşınmaz tespit ve tescil edilip edilmediği, Tapu Sicil, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden sorularak saptanmalı, 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan sınırlamalar da dikkate alınarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı tarafın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 08.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.