Esas No: 2011/7774
Karar No: 2012/2090
Karar Tarihi: 05.03.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/7774 Esas 2012/2090 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, tapu kaydı, ifraz, taksim ve harici satın alma nedeniyle, 142 ada 83 parsel sayılı 556,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ..., 142 ada 84 parsel sayılı 43,98 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... ve 142 ada 85 parsel sayılı 372,84 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise eşit paylarla Muhsin ve ... adlarına tespit edilmiştir. Davacılardan ..., 142 ada 83 ve 84 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki müşterek sınırın yanlış tespit edildiği, davacı ... ise 142 ada 85 parsel içinde kalan ve üzerinde ev bulunan taşınmaz bölümü ile 142 ada 84 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün eşit paylarla kardeşi ... ile kendi adına, 85 parselin kalan bölümünün ise müstakilen adına tescili gerektiği iddialarına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece davalar bileştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu 142 ada 83 parsel sayılı taşınmazın 542,01 metrekare yüzölçümü ile ..., 142 ada 84 parsel sayılı taşınmazın 54,72 metrekare yüzölçümü ile ..., 142 ada 85 parsel sayılı taşınmazın 215,69 metrekare yüzölçümü ile ... adına tesciline, 04.05.2011 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfi ile gösterilen 160,51 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün ise eşit paylarla davacılar Muhsin ve ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmak amacıyla; doğru, infazı kabil ve infazda tereddüte yol açmayacak şekilde hüküm kurmak zorundadır. Kararın hüküm fıkrasında taraflara yüklenen hak ve borçların açıkça gösterilmesi zorunlu olup infaz mercileri tarafından, kararın gerekçesi ya da dosyanın içeriği değil, hüküm fıkrası esas alınmaktadır. Somut olayda, dosya içinde mevcut fen bilirkişi raporu ile kararın gerekçesinden mahkemece, çekişmeli 83 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen (B) bölümünün 10,74 m2 84 parsel sayılı taşınmaza ilave edildiği, 83 parselden ifraz edilen (A) bölümü 3,36 m2 ile 85 parselden ifraz edilen (C) bölümünün 157,15 ve 160,51 metrekare yüzölçümlü olarak birleştirildiği anlaşılmakta ise de kararın hüküm fıkrasında bu konuda bir açıklık yer almamış; hangi taşınmazdan hangi bölümlerin ifraz edilerek hangi taşınmazla birleştirildiği açıklanmamış, fen bilirkişi raporu ile hüküm fıkrası arasında bağlantı kurulmamıştır. Kararın, bu haliyle infazının mümkün bulunmadığı ve infaz sırasında tereddüt oluşmasına yol açacağı anlaşılmakta olup, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan, davalı ..., 83 parsel sayılı taşınmazın tespit maliki olması nedeniyle davada taraf olup karar, fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleriyle gösterilen toplam 14,10 metrekarelik bölüm yönünden adı geçen davalının aleyhinedir. O halde, adı geçen davalının ancak bu bölüme yönelik dava yönünden yargılama giderlerinden sorumlu tutulması mümkündür. Mahkemece, davada ..."ın da davalı sıfatını haiz olup 85 parsal sayılı taşınmaz yönünden de davanın kabul edildiği dikkate alınmaksızın keşif ve posta giderlerinden sadece davalı ..."nın sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, davalı ..."ya ait 83 parselin harca esas değeri 834,17 TL olduğu gözönünde tutulmadan, buna isabet edenden çok daha fazla harcın davalı ..."ya yükletilmesi de doğru değildir. Aynı şekilde, 3402 sayılı Yasa"nın 31/3. maddesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilirken, davalı ... aleyhine çekişmeli 83 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen taşınmaz bölümünün 14,10 metrekare ve çekişmeli 85 parsel sayılı taşınmazın davası kabul edilip müstakilen davacı ... adına tesciline karar verilen bölümünün ise 215,69 metrekare olduğu ve fındık bahçesi niteliğinde bulunduğunun göz önünde tutulması gerekirken bu husus gözden kaçırılarak davalı aleyhine yüksek miktarda vekalet ücreti takdir edilmesi isabetsizdir. Davalı ..."ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.