Esas No: 2011/224
Karar No: 2012/1011
Karar Tarihi: 09.02.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/224 Esas 2012/1011 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro çalışmaları sırasında 645 parsel sayılı 31.100 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit edilmiştir. 3402 sayılı Yasa"nın 5304 sayılı Yasayla değişik geçici 5. maddesi uyarınca yapılan askı ilan süresi içinde davacı ... vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 3402 sayılı Yasa"nın 5304 sayılı Yasayla değişik geçici 5. maddesi hükmü uyarınca tutanağın yeniden askı ilanına çıkarılmasının tutanağa itiraz etmeyenlere yeni bir hak bahşetmeyeceği gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekilinin temyizi üzerine 16. Hukuk Dairesince "3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun geçici 5. maddesi gereğince yapılan ilanı itiraz edenlere tebliğ hükmünde sayıp, itiraz etmeyenlere Kadastro Mahkemesinde dava hakkı tanımamak hukukun savunulması ve kabul edilmesinin mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı 766 sayılı Yasa"nın yürürlüğü sırasında tanzim edilen tutanağa itiraz edilip, itirazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun geçici 5. maddesi gereğince incelenip komisyon kararı ve tutanağın askıya çıkarılması durumunda, itiraz edenlerin askı ilanı içerisinde açacağı (örneğin tescil davası) dava kadastro mahkemesinde, tutanak kesinleşmemiş olmasına rağmen tutanağa itiraz etmeyen Hazinenin açtığı (tescil veya tescile itiraz davası) dava Asliye Hukuk Mahkemesinde görüleceğinden, bu kabul şekli kanun koyucunun amacına uygun olmadığı gibi, Anayasa ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun yargılamanın kısa zamanda en az masrafla sonuçlandırılması gerektiği yolundaki kurallarına ve askı ilanı süresinde açılacak davaların kadastro mahkemesinde görüleceğine dair 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 11. maddesi hükmüne de açıkça aykırı olduğu, zira 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun hiçbir maddesinde askı ilan süresinde Kadastro Mahkemesinde dava açabilmek için önceden itiraz etmiş olma şartının aranmadığı, Mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun geçici 5. maddesi gereğince yapılan ilanın itiraz edenlere tebliğ hükmünde olduğu ve itiraz etmeyenlere dava açma hakkı vermeyeceği gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verilmesine dair kabul şekli kanun koyucunun amacına ve 3402 sayılı Yasa"nın amir hükümlerine aykırı bulunduğu." gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece; "komisyon kararlarının tebliğ için askı ilanına çıkarılması halinde tespite itiraz etmeyen Hazine"nin itiraz eden ilgililer tarafından dava açılmadan dava açtığı dosyalarda verilen görevsizlik kararlarının Yargıtay 7. ve 17. Hukuk Daireleri"nin müteaddit ilamları ile onandığı, 16. Hukuk Dairesinin bozma kararının anılan Yargıtay kararları ile farklılık oluşturduğu "tutanağa itiraz etmeyen Hazine yönünden tespitin kesinleşmiş olması nedeniyle verilen görevsizlik kararının doğru olduğu kanaati ile "önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulun "Tespite itiraz etmemiş ve 3402 sayılı Yasa"nın 10/2. maddesi uyarınca, kadastro komisyonuna komisyon tutanağı düzenletmemiş olan kişi askı ilanı süresi içerisinde kadastro tespitine karşı, dava açabileceği gibi, tespite itiraz etmiş olup da komisyon tutanağı ile itirazı reddedilmiş olan kişi de aynı şekilde Kadastro Mahkemesine dava açabileceği, tespite itiraz edilmiş olsa da, olmasa da, komisyonca kadastro tespiti değiştirilmiş bulunsa da, bulunmasa da askı ilanı suretiyle kişilere duyurulmuş olan tespite karşı itiraz eden ya da etmeyen, herkes askı ilanı süresi içerisinde Kadastro Mahkemesine dava açabileceği, askı ilanının, tespitin ya da tutanağın askı ilanından evvel kesinleşmesini önleyeceği, askı ilanı tarihlerinin Kadastro Mahkemesine herkes bakımından sınırlama olmaksızın dava açabilecek günler olduğu, böylece herkes süratle kadastro mahkemesinde hakkını arayabilecek, aynı parselle ilgili farklı kişiler yönünde aynı anda farklı mahkemeler görev yaramayacak, aynı parsele ilişkin yargılamada bütünlüğün sağlanmış olacağı, askı ilanı müessesesi tespit ve tutanakları kesinleşmesini önlediği için, askı ilan süresi içerisinde açılan davalarda genel mahkemelerin görev yapması mümkün bulunmadığı, Kadastro Mahkemelerinin, askı ilanı üzerine (tespit kesin eşmiş olsun olmasın) tutanağın kesinleşmemiş olduğu tüm hallerde görev yapacağı, tapulama tespiti sonunda düzenlenen tutanağın bir bütün olup, asıl olan vaki itiraz üzerine tutanağın kesinleşmemesi olduğundan, herhangi bir kişi tarafından tespite yapılan itiraz, tespiti de askıda bırakacağından, askı ilanı süresi içerisinde 3. kişilerin açtığı davalar yönünden de tutanak kesinleşmemiş olduğu için, kadastro mahkemesinin görevli kılınmasının yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına da uygun bulunduğu, 3402 sayılı Yasa uyarınca yapılan tespite karşı yapılan itiraz üzerine düzenlenen komisyon tutanağının askı ilanına alınması halinde tespite itirazı olmayan kişilerin askı ilan süresi içerisinde açtığı davalarda kadastro mahkemesi nasılı görevli ise, geçici 5. maddedeki değişiklikten sonra Kadastro Mahkemesinin askı ilanına alınan komisyon kararına karşı 3. kişilerin açtığı davalarda da aynı şekilde görevli olacağı, bu ilkelerin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.2008 gün ve 2008/16-645 Esas, 2008/645 Karar sayılı ilamında da aynen benimsendiği "gerekçesi ile mahkemenin direnme kararının bozulması üzerine; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, çekişmeli 645 sayılı parsele ait tespitin ve Kadastro Komisyon kararının iptali ile çekişmeli taşınmazın davalılar ... ve arkadaşları adına payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 09.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.