Esas No: 2011/6625
Karar No: 2012/920
Karar Tarihi: 08.02.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/6625 Esas 2012/920 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 128 ada 47 parsel sayılı 1.510,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının, Hazinenin tutunduğu tapu kaydından önceki tarihli bir tapu kaydına veya üstün bir hakka dayanmadığı ve tapulu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zillyetliği ile edinme şartlarının da oluşmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmişse de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi değerlendirme de doğru değildir. Mahkemece davacı tarafa delillerini bildirmek üzere süre verilmemiş, tanıkları taşınmaz başında değil duruşmada dinlenmiş, mahalli bilirkişiler yöntemince belirlenerek keşif için saptanan günde hazır olmaları için davet edilmemiş, tespit dayanağı tapu kaydı usulünce uygulanarak kapsamı kesin olarak saptanmamış, Hazine adına idari yoldan oluşan tapu kayıtlarının tesis tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap koşullarının gerçekleştiğinin kanıtlanması halinde zilyetliğe değer verileceği düşünülmemiş ve Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca zirai bilirkişi raporunda da, taşınmazın niteliği ve kullanım şekli hususlarında bilimsel verilere dayalı yeterli açıklama bulunmamaktadır. Bu tür eksik araştırmaya ve hatalı değerlendirmeye dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için, mahallinde, yaşlı ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler yardımı ve teknik bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davalı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydı ve haritası uygulanıp kapsamı 3402 sayılı Kanun"un 20. maddesi hükümlerine göre belirlenmeli, haritanın uygulanma kabiliyetinin bulunmaması halinde kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli ve gösterilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kayıtların kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın kim ya da kimler tarafından ne kadar süredir ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin ne olduğu ve kime ait bulunduğu hususlarında yerel bilirkişi kurulu ve tanıklardan ayrıntılı ve olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespite aykırı sonuca varılmas halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenmeli, beyanlar arasında çıkabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalıdır. Beraberde götürülecek fen bilirkişiden uygulanan kayıtların kapsamını belirten, keşfi izlemeye imkan veren ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı, ziraatçı bilirkişiye taşınmazın niteliği ve kullanım şekli ile ilgili ayrıntılı ve bilimsel verilere dayalı rapor tanzim ettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, eksik inceleme ve dosya kapsamına uymayan değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 08.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.