Esas No: 2011/8962
Karar No: 2012/119
Karar Tarihi: 24.01.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/8962 Esas 2012/119 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülmekte olan tenkis davası sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği, kamulaştırmaya konu olan 430 parsel sayılı taşınmazda kamulaştırma nedeniyle davalının eline geçen miktarın tereke hesabına dahil edilmediği, çekişme konusu taşınmazların temlike konu edilen paylar bakımından değerlendirmeye esas alınmadığı belirtilerek H.U.M.K. 275. maddesine uyulması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 s. Yürürlük K.m.17) Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası karşılıksız kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile, (iadeye) denkleştirmeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık geçim giderleri, terekenin yazımı, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (MK.md 454) Miras bırakanın Medeni Kanunu"nun 453. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunu"nun 507. maddesinin 1, 2 ve 3 fıkrasında gösterilenler) veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken
Medeni Kanunu"nun 512. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı saklı paylı mirasçılardan ise aynı Kanunun 503. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 505. maddede yer alan, alınanla orantılı sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı (MK.md.506) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların müstakilen taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 506. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan, davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihini sormak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Davalıya temlik edilen taşınmazların ölüm tarihi esas alınarak değerlerinin belirlenmesi, temlikten sonra kamulaştırılan 430 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise TKM."nin 508. maddesi uyarınca iyi niyetli kabul edilen davalının yalnız mirasın açıldığı gün elinde olan bedelle yani taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle almış olduğu kamulaştırma bedelinin temlik edilen tereke olarak dikkate alınması, tasarruf nisabı ve saklı payın bu esaslar çerçevesinde hesaplanması doğru olmakla birlikte, davacının ölüm tarihi esas alınarak hesaplanan saklı payını kamulaştırma bedelinden elde ettiği, paranın ise bölünmesinin mümkün olduğu belirtilerek, temlik edilen taşınmazlar dikkate alınmadan, sabit tenkis oranı belirlenip davalıya tercih hakkı kullandırılmadan ve miras bırakanın kazandırmada bulunduğu mirasçı da mirasta saklı pay sahibi olup, davalının kendisine yapılan kazandırmadan saklı paydan fazlası ile sorumlu olacağı gözetilmeden, ölüm tarihindeki değerler esas alınarak hesaplanan saklı payın davalıdan tahsiline karar verilmesi isabetsiz olup, tarafların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 24.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.