Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2585 Esas 2012/3900 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2585
Karar No: 2012/3900
Karar Tarihi: 16.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2585 Esas 2012/3900 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/2585 E.  ,  2012/3900 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Davacı tarafından, davalılar aleyhine 25.02.2011 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca düzeltme işleminin iptali ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı, kendisine ait 414 parsel sayılı taşınmaz ile davalılara ait 596 parsel sayılı taşınmazda 05.11.2008 tarihinde 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca düzeltme yapıldığını, işlemin iptali için açtığı davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddedildiğini ileri sürerek, kadastro müdürlüğünce hatalı yapılan işlem nedeniyle işlemin ve bu işlem sonucu kendi taşınmazından davalılara ait taşınmaza eklenen kısmın tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
    Davalılar yargılamaya katılmamış, mahkemece davacı tarafından kadastro müdürlüğünce yapılan düzeltme işleminin iptali için açılan dava reddedilerek kesinleştiğinden davanın usulden reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.
    Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali ile tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
    5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile değiştirilen anılan 41. madde;
    “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve
    hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir.
    Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
    Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine Kadastro Müdürlükleri yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.
    Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Türk Medeni Kanununun 719. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddeleri uyarınca harita ve krokisi kapsamı ile değer verilir. Harita ve krokiden diğer bir ifade ile mülkiyet hakkının kapsamından maksat sınır çizgileri değil haritanın gerçek ölçü değerleridir. 41. madde ile mülkiyet hakkının yatay kapsamının belirlenmesi ve taşınmazı komşu taşınmazlardan ayıran, ferdileştirilmesini sağlayan harita ve planlarda yapılan ölçü, sınırlandırma, tersimat veya hesaplama hatalarının düzeltilmesi amaçlanmıştır. Yapılacak düzeltme ile mülkiyet aktarımına neden olunmamaktadır. Kuşkusuz, mülkiyet aktarımına neden olan hatalar için çözüm açılacak tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Kadastro müdürlüğünün re’sen veya ilgililerin başvurusu üzerine yapacağı açıklanan düzeltme işlemlerini ilgililere tebliğinden sonra, ilgililerin sulh hukuk mahkemesine 30 gün içinde açacakları davada, düzeltme işlemi yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilerek işlemin iptali istenebilir. Düzeltme işleminin kadastro müdürlüğünce re’sen yapıldığı durumlarda müdürlüğe karşı da dava yöneltilmelidir.
    Somut olayda; davacı 05.11.2008 tarihli işlemin iptali için açtıkları davanın usulden reddedildiğini ileri sürerek hem işlemin iptalini hem de işlem nedeniyle davacı taşınmazı kapsamına alınan kısmın tapusunun iptalini talep etmektedir. Bir davada olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelemeyi yapmak ise mahkemeye aittir. Davacının dayandığı vakıalara göre istem sonucu 3402 sayılı Yasanın 41. maddesine göre yapılan işlemin iptaline yöneliktir. Bu tür iptal istemlerinin sulh hukuk mahkemesinde açılacak davada ileri sürülmesi gerekir. Mahkemece görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddi gerekirken, hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 16.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

















    Hemen Ara