Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/11166 Esas 2013/10486 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/11166
Karar No: 2013/10486
Karar Tarihi: 08.11.2013

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/11166 Esas 2013/10486 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, miras bırakan Ahmet Şen adına kayıtlı olan bir taşınmazın miras payı ve zilyetliğinin davalılara ait olduğu iddiasıyla tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır. Ancak dava, taşınmazın bulunduğu köyde yapılan kadastro sonucunda kayıtlı olması nedeniyle hak düşürücü süre geçtiği için reddedilmesi gerekirken, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ayrıca, taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olduğu göz önüne alındığında, TMK'nın 713/2. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği ve mahkemece yanılgılı değerlendirme yapıldığı belirtilmiştir. Bu sebeple Yargıtay, hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Kanun Maddeleri: 3402 Sayılı Kadastro Kanunu, Türk Medeni Kanunu'nun 713/2. maddesi.
16. Hukuk Dairesi         2013/11166 E.  ,  2013/10486 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sonucunda Çardak Köyü çalışma alanında 827 ve 887 parsel sayılı taşınmazlar, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tarafların miras bırakanı Ahmet şen adına ölü olduğu belirtilerek tespit edilmiş; bilahare yapılan toplulaştırma sonucu da dava konusu 153 ada 2 sayılı parsel olarak aynı kişi adına kaydedilip, 14.11.2011 tarihinde de taraflar ve dava dışı kişiler adlarına müşterek mülkiyet olarak tescil edilmiştir. Davacılar, kadastro öncesi düzenlenen miras payının satışına ilişkin harici satış senetlerine ve emsal mahkeme kararlarına dayanarak davalıların paylarına yönelik tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davada, kadastro tespiti öncesi irsen intikal, miras payının satışı ve zilyetliğin devrine ilişkin belgeler ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanıldığı açıktır. Her ne kadar dava dilekçesinde, dayanılan harici belgelerin bazı dava dosyalarına da dayanak alındığı ve kesinleşmiş mahkeme kararları ile bu belgelerin geçerliliğinin ve davalıların paylarının davacılara ait olduğunun belirlendiği ileri sürülmüşse de, sözü edilen dava dosyalarının başka taşınmazlara ilişkin olup, eldeki davaya konu taşınmaz bakımından alınmış bir ilam bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Öte yandan; dava konusu 153 ada 2 parsel sayılı taşınmazın topulaştırma parseli olduğu ve 827 ile 828 sayılı kadastral parsellerden oluşturulduğu, 827 ve 828 parsel sayılı taşınmazların, tarafların ve dava dışı kişilerin kök miras bırakanı Ahmet Şen adına yapılan kadastro tespitlerinin 15.06.1983 tarihinde kesinleştiği; 10.03.2006 tarihinde toplulaştırma ile çekişmeli 153 ada 2 sayılı parsele gittikleri ve bu parselde 14.11.2011 tarihinde taraflar ve dava dışı kişiler adlarına paylı mülkiyet üzere intikal işlemi yapıldığı; eldeki davanın ise 07.12.2011 tarihinde açıldığı görülmektedir. O halde; dava konusu toplulaştırma parselini oluşturan kadastral parsellerin kadastro tutanaklarının kesinleştiği 15.06.1983 tarihinden dava dilekçesinin verildiği 07.12.2011 tarihine kadar 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre geçmiş olduğundan, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; mahkeme gerekçesine göre de, tarafların, kayıt malikinin mirasçıları oldukları ve taşınmazda 14.11.2011 tarihinde intikal işlemi yapılana kadar taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, somut olayda TMK.nın 713/2. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği de açık olup, mahkemece, davanın hem anılan hükme dayandırılması, hem de bu hükümdeki koşulların varlığının kabul edilmesi yönünde yanılgılı değerlendirmeyle neticeye gidilmiş olması da doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 08.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Hemen Ara