(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/3081 E. , 2012/3739 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.09.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.11.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 726 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, “... kızı ..." şeklinde yazılan kimlik bilgilerinin “... kızı ..." olarak düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda, davacı, murisine ait taşınmazların tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydıyla uyumlu hale getirilmesini istemiştir. Bu tür davalarda mülkiyet aktarımına neden olmamak için kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Davaya konu 726 ada 14 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak, dosyada bulunan nüfus kayıtlarının incelenmesinde davacının murisinden başka “...” isimli bir kişinin daha bulunduğu anlaşılmaktadır. Tapu kaydında yazılı olan malik ismi ile aynı kimlik bilgilerine sahip başka kişinin bulunduğu ve dava tarihinden önce öldüğü tespit edildiğine göre; tespit edilen bu kişinin mirasçılarının taşınmaz hakkında mülkiyet iddiası bulunup bulunmadığını tespit etmek için mirasçılarının adresinin tespiti ile mahkemeye çağrılarak taşınmaz
üzerinde bir hak iddialarının bulunup bulunmadığı sorulup beyanları tespit edilmelidir. Bu tespitin sonucuna göre; kişilerin taşınmazda mülkiyet iddiaları olması halinde çekişmenin esası tapu iptali ve tescil davası ile çözülebileceğinden davanın reddine karar verilmelidir. Böyle bir iddiaları bulunmadığı takdirde hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Mahkemece bu incelemeler yapılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA 14.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.