Esas No: 2011/15584
Karar No: 2012/3667
Karar Tarihi: 13.03.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/15584 Esas 2012/3667 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.12.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı arsa sahipleri vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 13.03.2012 günü için yapılan tebligat üzerine gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu 3852 ada 6 parsel numaralı taşınmaz üzerine, davalı arsa sahipleri ..., ... ve ... ile davalı yüklenici ... arasında Kahramanmaraş 3. Noterliğinin 09.11.1998 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve bu sözleşmeye bağlı olarak yine aynı noterliğin 20.05.1999 tarihli ek sözleşme yapıldığını, davalı yüklenici ... ile davalı ... arasında yapılan tarihsiz sözleşme ile de bir kısım inşaat yapım işleri karşılığında, dava konusu dairenin de bulunduğu dört adet dairenin ...’a verildiğini ve davalı ...’ın kazandığı kişisel hakkını 08.06.2004 tarihli sözleşmeyle kendisine temlik ettiğini, yapılan temlik işlemi sebebiyle 1. blok B2 no"lu dairenin (A blok /zemin kat, 4 nolu bağımsız bölüm) tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı arsa sahipleri, inşaatta ciddi eksiklikler bulunduğunu, yüklenici ...’ın edimlerini yerine getirmediğini belirterek açılan davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., taşınmazı davacıya sattığını, kendisinin edimlerini yerine getirdiğini, arsa sahiplerinin tapu devrine yanaşmadıklarını belirtmiş, yüklenici ... ise, yargılamalara katılmamış, savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı arsa sahipleri vekili temyiz etmiştir.
Davalı yüklenici ... ile davalı arsa sahipleri arasındaki 09.11.1998 tarihli sözleşme ve yüklenici ... ile diğer davalı ... arasındaki tarihsiz sözleşme niteliği itibariyle bir eser sözleşmesidir. Yüklenici ... ile babası ... arasındaki tarihsiz eser sözleşmesinde, eser bedeli (işin yapım bedeli) olarak dört adet dairenin ...’a ait olacağını kararlaştırılmıştır. Alt yüklenici olan ...’da 08.06.2004 tarihli sözleşme ile dava konusu daireyi davacıya temlik etmiştir. Gerçekten, Borçlar Kanunu’nun 162 vd. maddeleri uyarınca yüklenici ...’ın iş sahibi arsa sahiplerinden kazanacağı şahsi hakkını, alt yüklenici ...’a iş yapım bedeli karşılığı temliki ve alt yüklenicinin de kazanacağı bu şahsi hakkını üçüncü bir kişiye yazılı şekilde yapılmak koşuluyla (BK m.163) temliki geçerlidir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Ne var ki, yapıldığı sırada temlik işlemine vakıf olmayan borçlu (davalı arsa sahipleri) yeni alacaklının ifa talebi üzerine önceki alacaklıya karşı ne gibi itiraz ve defi hakkına sahipse bunları yeni alacaklıya (davacı üçüncü kişiye) da ileri sürebilir hale gelir (BK m.167).
Bütün bunların dışında, temlike konu bağımsız bölüm konut niteliğindedir. Temellük eden davacı üçüncü kişi 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yapılan tanıma göre tüketici, ona temlik işleminde bulunan davalı alt yüklenici ...’da ticari faaliyette bulunan bir kişidir.
4822 sayılı Kanununla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3.maddesi (c) bendi ile konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da Tüketicinin Korunması Kanunun kapsamına alınmıştır. Dava konusu taşınmaz “konut” niteliğindedir. Anılan yasanın (e) bendindeki tanıma göre tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi, (f) bendindeki tanıma göre de satıcı; kamu tüzel kişileri dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetler kapsamındaki tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 23. maddesi hükmüne göre de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.
Somut olayda da; davacı tüketici alt yüklenicinin temlikine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğundan o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan bir zorunluluktur. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması yerine çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 13.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.