Esas No: 2015/4565
Karar No: 2015/6334
Karar Tarihi: 16.12.2015
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/4565 Esas 2015/6334 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre verilen hükümde başka bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafıinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine;
Ancak;
l) Senetlerin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 688. maddesine göre, bir senedin bono sayılabilmesi için; "senet metninde (bono) veya (emre muharrer senet) kelimesini ve senet Türkçe"den başka bir dilde yazılmışsa o dilde bono karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini, vadeyi, ödeme yerini, kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını, senedin tanzim edildiği gün ve yeri, senedi tanzim edenin imzasını, ihtiva etmesi gerekir. 689. maddeye göre ise; vadesi gösterilmemiş olan bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bonodur. Yine, açıklık bulunmadığı takdirde senedin tanzim edildiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda tanzim edenin ikametgahı olarak kabul edilir. Ayrıca, tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bono, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılır. (Aynı düzenlemeye, 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununun 776 ve 777. maddelerinde de yer verilmiştir.)
Düzenleme tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 298. maddesi de;"Senette mevcut bulunan çıkıntı ve kezalik senedin metninde veya hamişindeki hak ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkar halinde keenlemyekündur. Yalnız bu kabil çıkıntı, hak ve silinti mahkemece senedin sıhhat veya manasına müessir olacak mahiyette görülürse senet kısmen veya tamamen hükümsüz addolunabilir." şeklindedir. (Aynı düzenleme, 04.02.2011 gün ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 207. maddesinde de yer almaktadır.)
Buna göre; "bono" ile ilgili olarak "resmi belgede sahtecilik" suçunun oluşabilmesi için sahtecilliğe konu edilmiş belgenin, Türk Ticaret Kanununda sayılan unsurlarının tümünü taşıyan bir "bono" olması zorunludur. Suçun hukuki konusu, "TTK"na göre düzenlenmiş olan bono"dur. Bu itibarla, unsurlardan bir veya birkaçının eksik olması durumunda, belge bono vasfını yitireceğinden, artık resmi belgede değil, "hukuki bir değer" taşıması şartıyla, özel belgede sahtecilik suçundan bahsedilebilir.
Aynı konuyu düzenleyen, 1086 sayılı HMUK"nın 298, 6100 sayılı HMK"nın ise 207. maddeleri ile yerleşik Yargıtay Kararlarına göre; senette (bonoda) mevcut bulunan çıkıntı, silinti, vs. suretle yapılmış değişiklik ayrıca onaylanmamış ise senet "bono" olma vasfını kaybeder.
Somut olayda;
-30.10.2008 vade tarihli senet bononun zorunlu unsurlarından, ödeme yeri, düzenleme tarihi, düzenleme yeri, kendisine ödeme yapılacak kişinin ad ve soyadını,
-25.10.2008 vade tarihli senet bononun zorunlu unsurlarından, kendisine ödeme yapılacak kişinin ad ve soyadını,
-30.11.2008 vade tarihli senet bononun zorunlu unsurlarından, ödeme yeri, düzenleme tarihi, düzenleme yeri, kendisine ödeme yapılacak kişinin ad ve soyadını,
-10.10.2008 vade tarihli senet ise bononun zorunlu unsurlarından, kendisine ödeme yapılacak kişinin ad ve soyadını,
Taşımadıklarından "bono" ve dolayısıyla resmi belge sayılamazlar.
30.10.2008, 25.10.2008 ve 30.11.2008 vade tarihli senetlerde, ödeme yapılacak kişi kısmına "Hamiline" ibaresi yazılmış ise de; bononun emre yazılı senet olması ve kendisine ödeme yapılacak kişinin ad ve soyadının yazılmasının zorunlu bulunması karşısında, bu senedin "hamiline" düzenlenmesi mümkün değildir. Yine, 10.10.2008 vade tarihli senette, kendisine ödeme yapılacak kişi kısmına "Hamiline-..." yazılmış ise de; ilgili bölüme öncelikle "hamiline" ibaresinin yazılmış olması nedeniyle, bu ibarenin yanına sonradan eklendiğinin kabul edilmesi gereken "..." ibaresinin geçerli kabul edilebilmesi ancak bu yazının onaylanması halinde mümkündür. Suça konu senette ise böyle bir tastik bulunmamaktadır. Bu nedenle, her dört senette de, kendisine ödeme yapılacak kişinin ad ve soyadının bulunmadığını kabul etmek gerekmiştir.
Belirtilen nedenlerle; somut olayda, kullanıldığı anlaşılan her dört senedin de, TTK uyarınca "bononun" tüm unsurlarını taşımadığı anlaşıldığından; sanıkların, suçun hukuki konusu itibarıyla maddi unsurları oluşmayan resmi belgede sahtecilikten değil, senetlerin hukuki değer taşıyan birer belge olma vasfını taşıdıklarının anlaşılması karşısında, "özel belgede sahtecilik" suçundan cezalandırılmaları gerektiğinin düşünülmemesi,
2) Kabul ve uygulamaya göre;
a) 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda, bir kişiye karşı, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda" uygulanabileceği ve olayımızda suça konu senetlerin farklı zamanlarda düzenlendiğine ilişkin kesin delil bulunmadığı cihetle; sahte belge sayısının ancak TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında değerlendirilebileceği düşünülmeden, yazılı şekilde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanmış olması,
b) Sonuç hapis cezasının, "3 yıl 1 ay 15 gün" yerine, "2 yıl 13 ay 15 gün" olarak belirlenmesi,
c) T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,
Bozmayı gerektirmiş olup sanıklar müdafii ile sanık ... temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nm 321. maddesi uyarınca kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 16.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.