Esas No: 2012/1603
Karar No: 2012/3623
Karar Tarihi: 12.03.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/1603 Esas 2012/3623 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.05.2010 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna dayalı sözleşmenin feshi ayıplı ürünün iadesi koşuluyla yapılan 1000 TL peşin ödemenin iadesi istemleriyle açılmıştır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Taraflar arasında davalının davacı şirkete ait 3x380 V.AC 60 KW AC tristörlü rezistans sürücü sisteminin imal edilerek montajının yapılacağı, rezistans bölümünde oluşan aksaklıkların giderileceği ve böylelikle makinanın daha verimli çalışmasının sağlanacağı hususlarında bir sözleşmeleri bulunduğu çekişmeli değildir. Diğer taraftan, yapılacak imalata karşılık davacının davalıya 1000 TL ödediği de çekişme dışı kalmıştır.
Taraflar arasındaki tüm uyuşmazlık davalının davacı şirkete yapımını üstlendiği işin ayıplı olup olmadığı dolayısıyla davacının sözleşmenin feshini ve verdiğinin iadesini isteyip isteyemeyeceği hususlarındadır.
Eser sözleşmelerinde yüklenicinin temel borcu öncelikle bir eseri sözleşmesine fen ve amacına uygun meydana getirerek onu iş sahibine teslim etmektir. Fakat yüklenicinin borcu eserin teslim edilmesiyle sona ermez. Bu borç eserin tesliminden sonra ayıba karşılık tekeffül borcu olarak yüklenici izler.
Bir tanımlama yapmak gerekirse eserdeki ayıp meydana getirilen eserde sözleşmesine, fen ve amacına göre bulunması gereken hususların bazılarının veya tamamının bulunmaması durumunu ifade eder. bir eserin ayıplı meydana getirilmesi halinde iş sahibinin ne gibi haklara haiz olduğu ise Borçlar Kanununun 360. maddesinde düzenlenmiştir. Gerçekten anılan hükme göre yapılan şey iş sahibinin kullanamayacağı ve nisfet kaidelerine göre kabule zorlanamayacak derecede kusurlu veya sözleşme şartlarına aykırı olursa iş sahibi o şeyi kabulden kaçınabilir. Şayet eserdeki kusurlar yukarıda derecede önemli değilse iş sahibi bunların kıymetinin eser bedelinden indirilmesini isteyebileceği gibi eserdeki ayıpların ıslahı mümkünse yükleniciyi tamire de zorlayabilir.
Eserdeki ayıba ve ayıp sebebiyle iş sahibinin ne gibi hakları bulunduğuna dair bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Mahkemece yerinde keşif ve bilirkişiye inceleme yaptırılmıştır. Bilirkişi mahkemeye sunduğu 22.03.2011 tarihli raporunda davalının yapımını üstlendiği sistemde bir arıza olup olmadığının saptanması için yapılan ünitenin yeniden devreye alınması gerekeceğini ancak taraflar bu konuda yardımcı olmadıklarından mevcut duruma göre eserin ayıplı olup olmadığının saptanamayacağını belirtmiştir. Bu raporun davanın çözümünde müsbet veya menfi bir etkisinin olamayacağı açıktır. Başka bir ifadeyle mahkemece dava çözümsüz bırakılmıştır.
Yapılması gereken iş; yerinde yeniden keşif icra edilerek ve taraflardan yardım alınmak kaydıyla davalının yapımını üstlendiği üniteyi bilirkişinin göstereceği yöntemle sisteme almak sistemde çalışıp çalışmadığını, daha açığı ayıp olup olmadığını, ayıp varsa davacının Borçlar Kanununun 360. maddesindeki haklardan hangisinin yararlanması gerektiğini saptamak ve davayı toplanacak deliller çerçevesinde sağlıklı bir çözüme kavuşturmak olmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırmayla ve bilirkişinin yetersiz raporuyla davanın reddedilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.