Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/8383 Esas 2013/10151 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/8383
Karar No: 2013/10151
Karar Tarihi: 01.11.2013

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/8383 Esas 2013/10151 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2013/8383 E.  ,  2013/10151 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVACILAR : ..., ..., ...
    DAVALILAR : HAZİNE, TAŞDERE KÖYÜ TÜZEL KİŞİLİĞİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sonucunda 104 ada 173 parsel sayılı 388.866,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz mera niteliğiyle sınırlandırılmıştır. Davacılar Yusuf, Alaattin ve ... miras yoluyla gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ..., Alaattin ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacılar, murislerinden kaldığını ileri sürerek çekişmeli taşınmazın kendileri ve dava dışı kardeşleri ... ve ... adına tescilini istemişlerdir. Dosya içinde bulunan veraset ilamına göre davacıların babası İsmail Daştan"ın, davacılardan ve adlarına tescil talep edilen ... ve ..."dan, başka mirasçıları da olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar dava dilekçelerinde, kendi adlarına ve dava dışı mirasçılar ... ve ... adına tescil isteğinde bulunduklarına göre taşınmazın terekeye ait bir mal mı yoksa murisin ölümünden önce tasarrufi bir işlemle veya ölümden sonra taksim ya da miras payının devri sözleşmesi ile davacılara kalan bir yer mi olduğunun belirlenmesi zorunludur. O halde öncelikle davacılara çekişmeli taşınmazın muristen kendilerine ne şekilde intikal ettiğini açıklamaları için süre verilmeli, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin paylaşım, satış veya bağış yoluyla adlarına tescil istenenlere intikal ettiğinin kanıtlanması halinde davacıların paylı mülkiyet sahibi dava dışı ... ve ... adına dava açma yetkisi bulunmadığı dikkate alınarak davanın davacıların payı ile sınırlı olarak görülmesi; aksi halde, yani terekenin halen elbirliği mülkiyeti şeklinde olduğunun belirlenmesi halinde ise davacıların terekeye dahil taşınmazların adlarına tescili istemi ile üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığı gözetilerek davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilmek suretiyle doğrudan işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 01.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara