Esas No: 2017/3639
Karar No: 2020/4713
Karar Tarihi: 15.06.2020
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/3639 Esas 2020/4713 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... 11. İcra Müdürlüğünün 2013/7953 esas sayılı dosyasında borçlu olan dava dışı ... ... ile alacaklı ... arasındaki kambiyo takibi nedeniyle kendisine ait iş yerinde haciz işlemi uygulandığını, dava dışı borçlu ile tek bağlantısının "...adlı markanın devri hususunda yaptıkları sözleşme olduğunu, noter huzurunda marka devir sözleşmesi mevcut olup Türk Patent Enstitüsünde yapılan tescil başvurusu eksik belge nedeniyle reddedildiğinden markanın halen dava dışı borçlu adına görünmesi nedeniyle alacaklının haksız yere iş yerinde haciz uygulattığını, haciz baskısı ile borçlunun kardeşi ... ... tarafından borca karşılık imzalanan 51.340,00-TL bedelli senedi kefil olarak imzalamak zorunda kaldığını ve alacaklının bu parayı kendisinden tahsil ettiğini, müzayaka nedeniyle senede kefil olarak imza attığını, aksi takdirde işyerinin kapatılması tehdidiyle karşı karşıya kaldığını ileri sürerek, bonodaki kefalet ile bağlı olmadığının tespitiyle haksız yere ödemek zorunda kaldığı 51.340,00-TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 09.10.2013 tanzim tarihli 25.10.2013 ödeme tarihli bonodaki kefalet ile davacının bağlı olmadığının tespitine, 51.340,00-TL"nin 24.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ile arasında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını, dava dışı ... ... hakkında davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle işyerinde haciz yapıldığını, haciz baskısından kurtulmak için kefil sıfatıyla 51.340,00-TL bedelli senedi imzalamak zorunda kaldığını, akabinde de senet bedelini davalıya ödediğini ileri sürerek, bu miktarın davalıdan tahsilini istemiş; mahkemece, davalı tarafından dava dışı borçlu aleyhine yapılan takip sonucunda davacıya ait işyerinde haksız şekilde uygulanan haciz işlemi esnasında davacının davaya konu bonoyu kefil sıfatı ile imzalamak zorunda kalması neticesinde davacıdan tahsil edilen bedelin davalı tarafından davacıya iadesi gerektiği yönünde vicdani kanaat oluştuğu, ayrıca davacı ile davalı arasında herhangi bir borç ilişkisi mevcut olmadığından haczedilen malların da davacıya ait olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, bono nedeni ile borçlu olmadığının ispatı ancak yazılı delille mümkündür. Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK madde 190). Bu nedenle ispat külfeti davacıdadır. Davacı ise hukuki ilişki gereği iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. 09.10.2013 düzenleme tarihli senette bedelin nakten alındığı senet metninde yazılı olup, davacının iddiasını miktar itibariyle yine aynı kuvvette yazılı bir belge ispatlaması gerekir. Bu durumda davacı, söz konusu senetle ilgisi bulunmadığına ve haciz baskısı altında senedi imzaladığına ilişkin iddiasını yazılı bir belge ile ispatlayamadığından, bu yönden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.