Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/7490 Esas 2020/8068 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/7490
Karar No: 2020/8068
Karar Tarihi: 09.12.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/7490 Esas 2020/8068 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, taşınmazın kök muris adına kayıtlı olduğunu ve davalıların, kök murisin ölümüyle taşınmazda oturmaya başlayıp vekil edenlerinin kullanımına müsaade etmediklerini belirterek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etmiştir. Mahkeme, elatmanın önlenmesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi yönünden ise reddine karar vermiştir. Mahkeme kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Daire, dosyayı inceledikten sonra, mahkemenin yanılgılı karar verdiğine hükmetmiş ve kararı bozmuştur. Davacılar, taşınmazı satın aldıktan sonra elatmanın önlenmesi isteminden vazgeçmişlerdir ve dava konusuz kalmıştır. Ancak, davacılar dava açmakta haklıdır. Dolayısıyla, vekalet ücreti hükümlerine ilişkin temyiz itirazları kabul edilmiştir. Kararda yukarıdaki taşınmazların paylı mülkiyette olduğu ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkin konusunun dava konusuz kalması dolayısıyla karar verilmesine yer olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle dava açabileceği belirtilmiş ve paydaşların birbirlerinden ecrimisil isteyemeyecekleri kuralının intifadan men koşulunun gerçekleşmesine bağlı olduğu ifade edilmiştir. Kararın dayandığı kanun hükmü 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesidir.
8. Hukuk Dairesi         2018/7490 E.  ,  2020/8068 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi yönünden reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.


    K A R A R

    Davacı vekili; dava konusu taşınmazın kök muris adına kayıtlı olduğunu, davalıların, kök murisin ölümü ile taşınmazda oturmaya başlayıp vekil edenlerinin kullanımına müsaade etmediklerini bildirerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili; davacıların murisinin 01.06.2012 tarihinde öldüğünü, murisin sağlığında vekil edenlerinden ecrimisil talep etmediğini, intifadan men koşulunun sağlanmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece ilk olarak elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin reddine karar verilmiş, tarafların temyizi üzerine 1.Hukuk Dairesinin 2014-1307 Esas ve 2016-3070 Karar sayılı ilamı ile "... öncelikle davada ileri sürülen isteklerden elatmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan veya saptanacak değer üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi, dava konusu taşınmazda ortaklığın giderilmesine ilişkin kararın da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir" gerekçesi ile bozulmuş; Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın davacılar tarafından satın alınması sebebi ile elatmanın önlenmesi istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin ise reddine karar verilmiş olup;hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.
    Açıklanan ilke ışığında davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    1. Mahkemece her ne kadar davacıların iddiasının aksine davalının taşınmazı muvafakate dayalı olarak kullandığı, dava açmakla muvafakatin geri alındığı anlaşılmakla ecrimisil talebinin reddine karar verilmiş ise de tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davacının dava dilekçesindeki deliller kısmında açıkça yemin deliline de dayandığı görülmüştür. Bu sebeple Mahkemece yapılması gereken davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılıp sonucuna göre karar verilmesi iken, davacıya bu hakkı hatırlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    2. Elatmanın önlenmesi isteminin konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ancak bu sebeple davalılar vekili lehine vekalet ücreti hükmedilmesine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, muvafakatin varlığı ile ecrimisilin reddine karar verilmiş ise de dava tarihinde muvafakatin ortadan kalktığı kabul edilir ve bu kabulle elatmanın önlenmesine hükmedilebilir. Somut olayda; dava konusu taşınmaz yargılama esnasında davacılar tarafından ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satın alınmış ve dava konusuz kalmıştır ancak; davacılar dava açmakta haklıdır. Dolayısı ile; her ne kadar elatmanın önlenmesi istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, dava tarihindeki haklılık durumuna göre davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasıda doğru olmamıştır.
    SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara