Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/9079 Esas 2010/2251 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/9079
Karar No: 2010/2251
Karar Tarihi: 02.03.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/9079 Esas 2010/2251 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı, önalım davasının reddi için temyiz başvurusunda bulundu. Davacı, müvekkilinin paydaşlarından biri tarafından hissesinin muvaazalı bir bedelle davalıya satıldığını iddia ederek, satış bedelinin gerçek değerinin 14.000 TL olduğunu, önalım hakkını kullanarak payın iptali ve adına tescilini istedi. Mahkeme, davalının ödediği bedeli tapudaki satış bedeli ile değerlendirdi ve önalım davasını kabul etti. Ancak, davacının bedelde muvaaza iddiası konusunda yeterli delil sunamadığı, sadece keşif raporu ve tanık beyanlarıyla yetinildiği belirtilerek, hükmün bozulmasına karar verildi. HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün bozulması kararlaştırıldı. Kanun maddesi, temyiz edilen hükümlerin Yargıtay tarafından incelenip bozulabileceğini belirtmektedir.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/9079 E.  ,  2010/2251 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık önalım hakkının kullanılması nedeniyle tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulü ile tanık beyanında belirtilen değer üzerinden önalım hakkının kullanılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin ... ada ... parselin hissedarı olduğunu ve hissedarlardan ..."ın .../... hisseyi 01.04.2008 tarihinde 40.000.-TL bedelle davalıya sattığını ancak satış bedelinin muvaazalı olduğunu, gerçek satış bedelinin 14.000.-TL olup, bu bedel üzerinden önalım hakkını kullanmak istediğini bildirmiş, davalı payının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı vekili gerçek satış bedelinin tapuda gösterilen miktar olduğunu ve pay satan ... adına bankaya aynı gün 40.000.-TL yatırıldığını belirterek banka dekontunun ibraz etmiş ve davanın reddini savunmuştur.
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
    Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvaaza iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir.
    Olayımıza gelince; davacı, taşınmazın gerçekte 14.000.-TL bedelle satıldığını, davalının satış bedelini muvaazalı olarak yüksek gösterdiğini iddia etmiştir. Davacı bedelde muvaaza iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak mahkemece bu konuda dinlenilen davacı tanıkları bedelde muvaaza iddiası konusunda görgüye dayalı bir beyanda bulunmamışlardır. Yerinde yapılan keşif
    sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu edilen payın satış tarihi itibariyle değerinin 7800.-TL olduğu bildirilmiş ise de muvaaza iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arz eder. Davacı muvaaza iddiasını tanık beyanları ile kanıtlayamamıştır. Bu durumda mahkemece davacıdan tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından yapılan harç ve masraflar toplamı üzerinden önalım hakkını kullanıp, kullanmayacağı sorularak, kabul etmesi halinde önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara