Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2779 Esas 2012/3465 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2779
Karar No: 2012/3465
Karar Tarihi: 09.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2779 Esas 2012/3465 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/2779 E.  ,  2012/3465 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.06.2006 ve 05.07.2007 gününde verilen dilekçeler ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
    Davalılar ve dahili davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece davanın kabulü ile 2004/12 esas sayılı dosyasında yapılan keşif sonucu ibraz edilen 14.04.2005 hakim havale tarihli inşaat bilirkişinin raporunda 19 parsel üzerinden geçen B alternatif yol olarak gösterilen ve Fen bilirkişinin raporuna ekli krokide ölçümleri belirtilen yolun davacıya ait 129 ada 16 parsel sayılı taşınmazın ana yola çıkışı için Geçit Hakkı kurulmasına, aynı dosyada hesaplanan geçit bedelinin davacıdan alınarak 129 ada 19 parsel maliklerine ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmü dahili davalılardan ... temyiz etmiştir.
    Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
    Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
    Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
    Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
    Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
    Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
    Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
    Somut olaya gelince; Davacı 129 ada 16 parsel sayılı taşınmazın malikidir. Davacının taşınmazının genel yola bağlantısı bulunmadığından mutlak geçit ihtiyacı içinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı daha önce açmış olduğu davada talep ettiği yolun geçit hakkı tesisine uygun olmaması nedeniyle davasının reddedildiğini belirterek fiilen kullandığı ve aynı yer 21 parsel maliki tarafından kapatılan yolunun açılmasını veya uygun görülecek güzergahtan geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
    Mahkemece davacının dava dilekçesinde belirttiği 2004/12 esas sayılı dosya getirtilerek bu dosyada yapılan keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişinin 30.06.2005 tarihli raporu incelenmiş ve uygun güzergahın 129 ada 19 parselden geçen (B) ile gösterilen güzergah olduğu belirlenmiştir. Davacıya bu parsel maliklerini davaya dahil etmesi için süre verilmiştir. Davacı 05.02.2007 tarihli harçsız dahili dava dilekçesi ile 19 sayılı parselin maliklerini davaya dahil etmiştir. Hukukumuzda dahili dava diye bir müessese yoktur. Mahkemenin önüne gelen her olayı dava açıldığı tarih itibariyle değerlendirip bir karar vermesi gerekir. Daha önce yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi raporlarına göre uygun güzergah belirleyerek, geçit bedelini de güncellemeden ve depo ettirmeden karar verilmesi doğru değildir.
    Bu durumda mahkemece, yukarıdaki açıklamaların ışığı altında mahallinde uzman bilirkişilerin katılımı ile yeniden keşif yapılarak, taşınmazların fiili durumu belirlenmeli, bilirkişilerden keşfi izlemeye elverişli rapor alınmalıdır. Uygun güzergah belirlenirken geçit hakkının taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olduğu ve özünü komşuluk hukukundan aldığı unutulmamalıdır. Bunun doğal sonucu olarakda, yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilerek davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli ve fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Keşif sonucunda davada taraf olmayan taşınmaz maliki veya maliklerinin taşınmazından geçirilecek güzergah uygun bulunursa, bu taşınmaz maliklerine karşı davacıya dava açması için süre verilmeli ve açılan dava eldeki dava ile birliştirildikten ve bu davanın davalılarının savunma ve delilleri de dikkate alınarak bir karar verilmelidir.
    Ayrıca saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz maliki veya maliklerine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de, hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışları önlemek, mülkiyet hakkı kısıtlanacak taşınmaz maliki/maliklerinin mağduriyetine neden olmamak için hükümden önce depo ettirilmelidir.
    Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri de davacı üzerinde bırakılmalıdır.
    Mahkemece, belirtilen bu hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 09.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.














    Hemen Ara