Esas No: 2013/7795
Karar No: 2013/9894
Karar Tarihi: 25.10.2013
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/7795 Esas 2013/9894 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Kızıleniş Köyü çalışma alanında bulunan 117 ada 248 parsel sayılı 3.053,89 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile ...adına tespit ve tescil edilmiş, satış yolu ile davalı ...’a devredilmiş; 117 ada 13 parsel sayılı 6.215,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve bağış nedeniyle davalılar ... ve ... adlarına eşit paylarla tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kendisine ait taşınmazın bir kısmının davalılar adına tescil edilen taşınmazlar içinde kaldığı iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalıların kabul dilekçeleri nedeniyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
Kabul beyanı, kesin hüküm niteliğinde olup bu beyan davacı ile davalılar arasında kesin hükmün tüm sonuçlarını doğurur. Ancak kabul beyanının usulen geçerli olabilmesi için iddianın ve kabul beyanlarının içeriklerinin şüpheye yer vermeyecek şekilde açık olması zorunludur. Kapsamı ve çerçevesi belli olmayan kabul beyanına itibar edilerek hüküm kurulamaz. Somut olayda, davacı, kadastro sırasında adına tespit edilen 117 ada 12 parsel sayılı taşınmazın maliki olup, dava konusu taşınmazlar ise davacıya ait taşınmazın kuzey sınırında yer almaktadır. Davacı, dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazların "davalılara ait büyük parseller" olduğunu, ancak kendisine ait 117 ada 12 parsel sayılı taşınmazına bitişik ve kullanımında olan bu taşınmazlardan "bir kısmının" davalı parseller içinde kaldığını bildirmiştir. Bu açıklamalardan, ihtilafın, çekişmeli taşınmazların tamamına yönelik olmadığı; davanın ortak sınır ihtilafına ilişkin bulunduğu kanaati edinilmektedir. Ne var ki dilekçenin sonuç bölümünde, davalı parseller "içinde kalan" bir kısım yerlerin davacı adına tescili talep edilirken yazılan yüzölçümleri, çekişmeli taşınmazların bütününü ifade etmektedir. Bu haliyle dava dilekçesi yeterli açıklıkta değildir. Diğer taraftan davalılar, aynı içeriğe sahip 15.12.2012 ve 28.12.2012 havale tarihli dilekçelerinde "davacının da belirtmiş olduğu gibi, dava konusu hata, tarafımızdan ortaya çıkarılmıştır. Düzeltilmesi için davayı kabul ediyorum" şeklinde açıklama yapmışlardır. Bu cümleler de davalıların, çekişmeli taşınmazların "bütününün davacı adına tescilini" mi yoksa "ortak sınırlar konusunda yapılan hatanın düzeltilmesini" mi kabul ettikleri konusunda yeterli açıklığı içermemektedir. Nitekim davalı ..., temyiz dilekçesinde beyanlarının taşınmazın bütününe ilişkin olmadığını, davacının "1500 metrekare" kadar yerinin kendi taşınmazı içinde kaldığını, bu hatayı da kendilerinin davacıya söylediklerini iddia etmektedir. Mahkemece, 6100 sayılı HMK"nın 31. maddesi doğrultusunda davacı ve davalılardan beyanlarını açıklamaları ve çelişkileri gidermeleri istenmemiştir. Sözü edilen çelişkiler giderilip davanın ve kabul beyanlarının içeriği kesinleştirilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli değildir. Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşabilmek için mahkemece, mahallinde keşif yapılmak suretiyle davacıdan kendisine ait olduğunu iddia ettiği, temyiz eden davalıdan ise davacıya ait olduğunu kabul ettiği taşınmaz bölümlerini göstermesi istenerek dava ve kabul beyanlarının içeriği tereddütsüz şekilde belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre işlem yapılıp hüküm tesis edilmelidir. Davalı ...’ın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 25.10.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.