Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/9711 Esas 2013/9854 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9711
Karar No: 2013/9854
Karar Tarihi: 24.10.2013

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/9711 Esas 2013/9854 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2013/9711 E.  ,  2013/9854 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sırasında Uran Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 104 ada 13 ve 20, 101 ada 91 ve 138 ada 24 parsel sayılı 8417.36, 9223.01, 4550.93 ve 5121,58 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 104 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 5545,73 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmının sınırlandırılarak mera vasfı ile özel siciline kayıt ve tesciline, çekişmeli 138 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 1315,76 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tespitinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısımının kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli 101 ada 91 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli 104 ada 20 parsel sayılı taşınmazın 267,43 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tespitinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmının kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazlarda toprak tevzi parseli içerisinde kalan kısımların Hazinenin mülkü ve tasarrufunda olduğundan zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, toprak tevzi mera parseli içerisinde kalan bölümlerinin mera vasfı ile özel siciline kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği, bunun dışında kalan kısımlarda davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi, dosyada bulunan delillerin takdirinde dahi yanılgıya düşülmüştür. Çekişmeli taşınmazlara ilişkin belirtmelik tutanakları, ilgili kurumlardan araştırılarak getirtilip dosyasına konulmamış, tapu kayıtlarının iktisap sebebinin doğru olup olmadığı yönünde hayatta olmaları halinde belirtmelik bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmeleri gerekeceği üzerinde durulmamış, mahkemece hükme esas alınan rapor ve ek raporda keşfi izlemeye elverişli nitelikte bulunmamaktadır. Ayrıca mera tahsis haritası, toprak tevzi haritası ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle taşınmazların hangi bölümlerinin tevzi haritalarının kapsamında kaldığı, hangi bölümünün mera haritası kapsamında kaldığı, aynı harita üzerinde net bir şekilde gösterilmemiş, çekişmeli taşınmazların öncesinin zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olması halinde mera olarak sınırlandırma tarihine ve tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen diğer koşulların da gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmamış, keşif sırasında dinlenilen bilirkişi ve tanıkların davacı tarafın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine ilişkin beyanları 3402 sayılı Yasa"nın 46/1 ve 14. maddesi kapsamında değerlendirilmemiştir. O halde, doğru sonuca varabilmek için öncelikle, toprak tevzii çalışmaları sırasında oluşturulan 46, 67, 68, 69, 71, 78, 114, 119, 120, 127, 128, 129, 188 ve 398 nolu parseller hakkında Hazine adına tapu kaydı oluşturulup oluşturulmadığının sorulması, varsa tapu kayıtlarının tesisine esas belirtmelik tutanakları araştırılarak, bulunması halinde 1962 yılında yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında bu taşınmazlar yönünden herhangi bir kayıt ya da belgenin uygulanıp uygulanmadığı belirlenmeli, varsa tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, komşu taşınmazlara ait tespit tutanakları dayanağı kayıtlarıyla birlikte celbedilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra davada menfaati bulunmayan komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, zirai bilirkişi, fen bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında bilirkişi ve tanıklardan, varsa tevzi çalışmaları sırasında uygulanan kayıt ve belgelerin çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla gibi özel mülkiyete konu olamayacak ya da kaçak ve yitik kişilerden kalıp kanunlar uyarınca Hazineye intikal eden yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, zirai bilirkişiden taşınmazları değişik yönlerden gösteren fotoğraflar da eklenmek suretiyle ayrıntılı, denetlemeye elverişli rapor alınmalı, fen bilirkişisine tapu kaydı, belirtmelik tutanağı, mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, bir beldede geçmişte kaçak ve yitik kişilerin yaşamış olmasının, o yöredeki tüm taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden kaldığı anlamına gelmeyeceği göz önünde bulundurulmalı, çekişmeli taşınmazların mera haritası kapsamında kalması halinde Toprak Tevzi Komisyonu tarafından yapılan mera sınırlandırma tarihi, tevzi tapusu kapsamında kalan bölüm olması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanununun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Diğer taraftan 3402 sayılı Yasa"nın 1. maddesi gereğince kadastro hakimi, çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında doğru, açık ve infazı kabil hüküm kurmak zorundadır. Bu itibarla, çekişmeli taşınmaz mahkeme kararıyla ifraz edilmesi halinde ifraz edilen her bir bölümün, fen bilirkişi raporunda harflendirilerek yüzölçümlerinin gösterilmesinin istenilmesi; mahkemece de hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna atıf yapılmak suretiyle ifraz edilen her bir bölüm hakkında ayrı ayrı karar verilmesi zorunludur. Mahkemece, hükümde ifraz edilen taşınmazlara yönelik olarak fen bilirkişi raporuna atıf yapılmaması ve dosyada mevcut raporda, çekişmeli taşınmazların ifraz edilen her bir bölümünün harflendirilerek yüzölçümlerinin buna göre belirlenmemesi, bu şekilde hüküm fıkrasında fen bilirkişisinin rapor ve krokisi ile irtibat kurmaması da isabetsizdir.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, yukarıda açıklanan şekilde inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ... ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 24.10.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.











    Hemen Ara