Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2334 Esas 2012/3323 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2334
Karar No: 2012/3323
Karar Tarihi: 07.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2334 Esas 2012/3323 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/2334 E.  ,  2012/3323 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.12.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmaz ise taşınmaz rayiç bedelinin tahsili istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulüne dair verilen 02.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, 22.07.1997 günlü satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise sözleşmenin ademi ifası sebebiyle tazminat taleplerine ilişkindir.
    Davalı ..., davayı kabul etmiş, ancak tapuda devir imkanı bulunmadığından tapu devrini gerçekleştiremediğini bildirmiştir.
    Davaya müdahil olarak katılan ..., taşınmazın taksim edilmediğini, dava konusu 525 sayılı parselin her yerinde hakkının olduğunu, açılan davanın reddi gerektiğini belirtmiştir. Diğer dahili davalılar, savunmada bulunmamıştır.
    Mahkemece, 03.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanununun 09.02.2007 tarihli 5578 sayılı yasa ile değişik 8. maddesi gereğince 2 hektardan küçük hissenin davacıya satışının yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının ikinci kademedeki isteği değerlendirilerek taşınmazın rayiç değeri olarak bulunan 13.200.00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı, davalı ... ve müdahil ... temyiz etmiş, Dairemizin 15.10.2009 tarihli ilamında belirtilen nedenlerle davalı ...’ın bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddedilmiş, hüküm davacının temyizi sebebiyle araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyulmuş, davacının mülkiyet aktarımı reddedilmiş, 8.000.00 TL’nin davalı ...’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Bu hükmü davacı temyiz etmiştir.
    Yukarıda sözü edildiği üzere mahkemece kurulan ilk hükümde davacının mülkiyet aktarımı istemi reddedilerek sözleşmenin ademi ifası sebebiyle Borçlar Kanununun 96. maddesi gereğince 13200.00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara yönelik olarak davalının yaptığı temyiz başvurusu dairemizin 15.10.2009 tarihli ilamının ikinci bendi gereğince reddedilmiştir.
    Burada öncelikle usuli kazanılmış hak kavramı üzerinde durulması gerekecektir. Bu kavram usul yasasında düzenlenmemiş olmakla birlikte Yargıtay İçtihatlarıyla kabul edilmiş ve geliştirilmiştir. Özellikle 09.05.1960 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında “bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunmaması gerekir” kuralı benimsenmiştir. Bunun gibi bozulan kararın bozma sebepleri kapsamı dışında kalmış olan konuları artık kesinleşmiş sayılır ve kesinleşmiş olan kısımlar lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak doğar.
    Usuli kazanılmış hakka ilişkin bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı yararına bozmadan önce 13.200.00 TL miktarında tazminata karar verilmiştir. Davalı ... hükmü bu nedenle temyiz etmiş, ancak Dairece temyiz itirazları yerinde bulunmayarak reddedilmiştir. Başka bir deyişle 13.200.00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesi hususunda davacı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bu hakkın sonradan oluşturulan hükümle ortadan kaldırılması olanaklı bulunmadığından, mahkemece aynı miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekir.
    Diğer taraftan, davacı dava dilekçesinde talep konusu yapmadığı faiz alacağını mahkemeye sunduğu 21.02.2008 tarihli ıslah dilekçesiyle istemiştir. Dolayısıyla faiz isteği de ıslah tarihinden geçerli olarak hüküm altına alınmalıdır.
    Değinilen yönlerin gözardı edilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara