(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2010/1339 E. , 2010/2166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından kiralananda fuzuli şagil durumunda olan davalıların tahliyesi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 250 TL tazminatın tahsiline yönelik olarak açılan davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numarası yazılı karar Dairemizin 9.11.2009 gün ve 4958-9629 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş idi. Bu kararın incelenerek düzeltilmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Mahkemenin kararında ve Yargıtay ilamında yazılı sebeplere göre HMUK’nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiç birine uymayan tahliyeye ilişkin karar düzeltme istemi yerinde değildir.
2-Davalılar vekilinin tazminata ilişkin karar düzeltme istemine gelince;
Davacı vekili, dava dilekçesinde, kiralananda fuzuli şagil durumunda olan davalıların diğer komşu dükkanla olan duvarları yıkarak birleştirmek suretiyle işletmeye başladıklarını belirterek, davalıların tahliyesinin yanı sıra taşınmazların birleştirilmesinden dolayı kiralanana verdikleri zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 250 TL’nin de davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillerinin kiralanandan fuzuli şagil olmadıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davacı vekili, davada dava dışı ... isimli şahıs ile aralarında düzenlenen 1.1.1997 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile, 1.1.2000 tarihinde aynı kiracı ile bir yıl süreyle yenilenen kira sözleşmesine dayanarak istemde bulunmuştur. Dava, sözleşmelerin üçüncü maddesindeki devir yasağına aykırı hareket edilmesi nedeniyle kiracı hakkında akde aykırılık nedeniyle değil, doğrudan fuzuli şagil oldukları iddia edilen davalılar hakkında açılmıştır. Bu durumda ortada geçerli ve halen devam etmekte olan bir kira sözleşmesi olup kiralananın bölme duvarının yıkılması nedeniyle tazminat hakkının doğduğu kabul edilemez. Çünkü kiralananı geri verme borcuna aykırı davranıldığı bu aşamada ileri sürülemez. Gerçekten Borçlar Kanunu’nun 266. maddesi hükmüne göre kiralanan ne durumda teslim alınmış ise kiranın bitiminde ve o durumda ve
yöresel adete göre geri verilmelidir. Kira sözleşmesi sona ermediğinden kiralananı geri verme borcu henüz doğmamıştır. Kiranın bitiminde kiralananın duvarı yapıldıktan sonra teslim alındığı şekliyle geri verilmesi mümkün olup, ancak bu aşamada duvar yapılmaksızın kiralananın iade edilmesinin söz konusu olması halinde tazminat sorumluğu doğacağından mahkemece tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken tazminat isteminin de kabul edilmesinin doğru olmadığı bu defaki incelemeden anlaşılmakla davalıların karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarda (1) No’lu bentte yazılı nedenlerle davalıların tahliyeye ilişkin karar düzeltme isteminin REDDİNE, yukarda (2) No’lu bentte yazılı nedenlerle davalıların tazminata ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 9.11.2009 gün ve 4958-9629 sayılı tazminata ilişkin onama kararının kaldırılarak yerel mahkemenin 18.12.2008 gün ve 2006/1508 esas, 2008/2124 karar sayılı kararının BOZULMASINA ve karar düzeltme harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 2.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.