Esas No: 2013/10274
Karar No: 2013/9750
Karar Tarihi: 22.10.2013
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/10274 Esas 2013/9750 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Dinek Mahallesi çalışma alanında bulunan 980 ada 25 parsel sayılı 47.498,72 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., bağış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kaydının iptali ile adına tescil istemiyle dava açmış, yargılama sırasında vergi kaydına da dayanmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın tespitine esas Hazine tapusunun oluştuğu 1961 tarhinden öncesinde davacı tarafın dava konusu taşınmazda 20 yıl zilyetliği bulunmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamından dava konusu taşınmazın Hazine"nin tutunduğu 4753 sayılı Yasa uyarınca oluşan Ekim 1975 tarih 794 sıra numaralı tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tescil edildiği ve tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğu anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu 46. madddesi uyarınca, 4753 sayılı yasa uyarınca Hazine adına tescil edilen taşınmazların, tescil tarihinden geriye doğru 20 yıllık zilyetliğinin bulunması ve aynı Yasa"nın 14 .ve 17. maddelerinde düzenlenen diğer koşulların da oluşması halinde zilyetleri adına tapuya tescil edilmesi mümkündür. Somut olayda ihtilaf, Hazine tapusununu oluştuğu 1961 tarihinden geriye doğru 20 yıllık zilyetlik sürersinin davacı taraf yararına oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 18.06.2012 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi, dava konusu taşınmazın öncesinin davacının dedesi ..."ya ait olduğunu ve 50 yıl önce bu yeri ..."dan kiraladığını beyan etmiştir. Ancak, keşifte, yerel bilirkişiye davacının dedesi ..."nın bu taşınmaza hangi tarihten itibaren ve ne şekilde zilyet olduğu sorulmamış, bu konudaki beyanı alınmamıştır. Diğer taraftan, davacı taraf, 28.03.2012 tarihli dilekçesi ile 1936 tarih, 257 tahrir numaralı vergi kaydına da dayandığını bildirdiği halde, davacının, kayıt sahibi ... oğlu ... ile irs ilişkisi bulunup bulunmadığı araştırılmadığı gibi, bu kayıt keşifte de uygulanmamıştır. Yine, davacı taraf dava dilekçesinde tanık deliline dayandığını bildirdiği halde, davacıdan delillerini hasretmesi ve tanıklarını bildirmesi istenmemiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez. Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, öncelikle davacı tarafa tanık ve varsa diğer delillerini bildirmesi için süre verilmeli, dayandığı vergi kaydındaki kayıt maliki ... oğlu ... ile irs ilişkisi bulunup bulunmadığı sorulmalı ve bu husus nüfus kayıtları getirtilerek araştırılmalı, ondan sonra taraf tanıkları ve yöreyi iyi bilen, tarafsız ve olabildiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişilerin katılımı ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından dava konusu taşınmaza Hazine tapusunun oluştuğu 1961 yılından önce kimin, ne şekilde ve hangi tarihten itibaren zilyet olduğu zilyetliğin hangi tarihte başladığı ayrıntılı şekilde sorulmalı, beyanlar arasında çelişki olduğunda giderilmeye çalışılmalı, davacının dayandığı vergi kaydı zemine uygulanmalı, 1961 yılından önce dava konusu taşınmaz üzerinde davacı ve bayilerinin 20 yıla ulaşan, aralıksız, çekişmesiz, malik sıfatıyla ve ekonomik amaca uygun zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.