(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2009/10491 E. , 2010/2133 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kişisel eşyanın iadesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava ziynet ve çeyiz eşyalarının mevcutsa aynen ,mevcut değilse bedelinin tahsiline ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına toplanan delillere hükmün dayandığı gerekçelere davalının çeyiz eşyaları yönünden kabul beyanına davalının göre aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı vekilinin ziynetlere yönelik temyiz itirazlarına gelince:davacı vekili dava dilekçesinde tarafların 15.5.2005 tarihinde evlendikten 4 gün sonra müvekkilin ailesini aramaları üzerine anne ve babasının ortak konuta gittiklerini,davalının kızınızı alıp götürün deyip kovması üzerine ailesinin yanına sığındığını, ziynet eşyalarının müvekkilin rızası dışında elinden alındığını belirterek ziynetlerin mevcutsa aynen değilse bedelinin yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.Davalı ise davacının epilepsi hastası olduğunun kendisinden saklandığını, davacının anne ve babasının ortak konuta geldiklerinde tartışma çıkması üzerine kızlarını da alarak evden ayrıldıklarını,evi terk ederken tüm ziynetlerinde davacının üzerinde olduğunu,davacının epilepsi hastası olması nedeniyle ... Aile Mahkemesinin 2005/562 esasında kayıtlı evliliğin iptali için açtıkları davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini, evliliğin iptali kabul edilmez ise bağıştan rucu isteminin kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat
deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde Saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını,ispat yükü altındadır.Olayda, davacı kadın evi son terk ettiği tarih itibariyle dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini dinlettiği tanıkların beyanı ile ispat edememiştir. Bununla birlikte davacı, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya, ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Hükmün yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenleBOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 1.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.