Esas No: 2013/10136
Karar No: 2013/9668
Karar Tarihi: 21.10.2013
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/10136 Esas 2013/9668 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında Kurna Köyü çalışma alanında bulunan 168 ada 1 parsel sayılı 8362.38 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bahçe olarak 2000 tarihinden itibaren Mustafa evladı ..., ...evladı ..., ... evladı ..."in fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davanın niteliği itibarı ile ancak 3402 sayılı Yasa"nın 11. maddesindeki ilan süresi içerisinde açılabileceği, buna göre genel mahkemede açılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Yörede 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında çekişmeli taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve taşınmazın bahçe olarak 2000 tarihinden itibaren ..., ..., Mehmet Fikri Çicek"in kullanımında oldukları şerhi verilerek tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş ve tespit 23.11.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı tarafça zilyetlik şerhinin iptali istemi ile 06.12.2012 tarihinde dava açılmıştır. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu"na eklenen ek 4. madde içeriğinde ve kadastro mevzuatında tespit kesinleştikten sonra genel mahkemede dava açılabilmesini kısıtlayıcı bir hüküm bulunmadığı gibi bu şekilde yapılan tespitler hakkında 3402 sayılı Yasa"nın 12/3. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır. Ayrıca, bu tür davalarda davalı sıfatı, tapu malikiyle birlikte var ise beyanlar hanesinde yararına zilyetlik veya muhdesat şerhi bulunan kişi ya da kişilere aittir. Somut olayda davacı husumeti sadece beyanlar hanesine adlarına şerh verilen kişilere karşı dava açılmış, Hazine"ye husumet yöneltilmemiştir. Hal böyle olunca davanın tespit ve tapu maliki Hazine"ye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın Hazine"ye yaygınlaştırılması halinde davacının Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince tespitin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre içinde açılan davası nedeniyle davaya devam edilerek tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp, davacının yasada belirtilen şekilde bir kullanımları olup olmadığının tespiti ile oluşacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.