Esas No: 2012/2349
Karar No: 2012/3181
Karar Tarihi: 05.03.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2349 Esas 2012/3181 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06/05/2011. gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı ... tarafından temyizi üzerine mahkemece, kararın temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle davalının temyiz talebinin reddine dair verilen 11.01.2011 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, maliki olduğu 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazların genel yola bağlantısı olmadığını ileri sürerek, davalıların malik olduğu 15 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalının temyiz talebi yerel mahkemece hükmün kesin olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
HUMK.nun 427. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca miktar ve değeri itibariyle kesin olan kararlar, taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin kararlardır. Eldeki davada taşınmazın aynı dava edildiğinden, yasanın miktar veya değer itibariyle uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle mahkemenin temyiz talebinin reddine ilişkin 11.01.2011 tarihli kararının bozularak kaldırılmasına karar verildikten sonra, davalının çekişmenin esasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, geçit hakkı tesisi isteğine ilişkindir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olayda; davacının 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlarının yola cephelerinin bulunmadığı, geçit ihtiyacı içinde oldukları açıktır. Geçit tesisi davalarında tarafların dava konusu üzerindeki tasarruf yetkileri kısıtlıdır. İhtiyaç karşılanırken davacıya en yararlı ve en az masraflı olacak yerden değil, geçit hakkıyla yükümlü en az zarar görecek taşınmazdan verilmesi gerekir. Geçit davalarında amaç genel yola bağlantısı olmayan taşınmazları genel yola kesintisiz bağlamaktadır. Güneydeki dereden geçecek şekilde geçit kurulmuş olması kesintisizlik ilkesinin ihlali neteliğindedir. Bu nedenle davacı parsellerinden genel yola ulaşılması için geçit kurulması amacıyla yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda inceleme yapılmalı, başka alternatifler araştırılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan nedenle karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 05.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.