(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2009/10994 E. , 2010/2082 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, yazılı taahhüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının 1.1.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, 25.2.2009 tarihinde düzenlenen yazılı taahhüt uyarınca tahliyesine karar verilmesini istemiş, davalı taahhütnamenin baskı altında verildiğini, geçerli olmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 1.1.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı 25.2.2009 tanzim tarihli tahliye taahhüdünde, kiralananı Şubat 2009 sonuna kadar kayıtsız ve şartsız tahliye edeceğini bildirmiş, davacı bu taahhütnameye dayanarak 24.3.2009 tarihinde icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine Sulh Hukuk Mahkemesinden 6570 Sayılı Kanunun 7/a maddesi uyarınca tahliye isteminde bulunmuştur.
Davalı gerek icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde ve gerekse yargılamadaki savunmasında tahliye taahhütnamesinin kendisinden baskı altında (ikrahla) alındığını ileri sürmüştür.
İkrah, öğretide genel olarak kişinin irade serbestisini ihlal suretiyle onu gerçek iradesine uymayan bir beyanda bulunmak zorunda bırakan hukukun caiz görmediği davranışlar olarak tarif edilmiştir.
Karşı tarafın veya üçüncü kişinin ikrahı sonucu oluşan sözleşme korkutulan tarafı bağlamaz. Sözleşme korkutulan tarafın iptal bildirimini karşı tarafa ulaştırdığı anda sona erer. İptal hakkı bozucu yenilik doğuran bir hak olup, tek taraflı karşı tarafa varması gerekli irade bildirimi ile kullanılır.
Yargıtay içtihatlarına göre ikrah yüzünden sözleşme ile bağlı olmadığını, davalı savunmasında defi yoluyla ileri sürebilir. İptal davası açılması gerekli değildir. İkrahın varlığı tanık sözleriyle kanıtlanabilir.
Öte yandan ikrahla sakatlanan sözleşme nisbi butlan sonucunu doğurduğundan, hakim tarafından resen (kendiliğinden) göz önünde tutulamaz. İptal bildirimi B.K.nun 31.maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde karşı tarafa ulaştırılmalıdır. Buradaki süre hak düşürücü süredir.
Olayımıza gelince;davacı 25.2.2009 tanzim tarihli tahliye taahhütnamesine dayalı olarak kiralananın tahliyesini istemiştir. Tahliye emri davalıya 6.4.2009 tarihinde usulen tebliğ edilmiştir. Davalı itirazında tahliye taahhütnamesinin ikrah altında alındığından gerçek iradesini yansıtmadığını ileri sürerek geçerli olmadığını bildirmiş, bu itirazını yargılama aşamasında da aynen yinelemiştir.
Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davalının ikrah savunması üzerinde durulup, buna ilişkin delil ve belgeleri sorularak, göstermesi halinde tanıklarının dinlenerek ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.