Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/2504 Esas 2022/7543 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/2504
Karar No: 2022/7543
Karar Tarihi: 27.10.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/2504 Esas 2022/7543 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2018/2504 E.  ,  2022/7543 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, dolandırıcılık
    Hüküm : 1-Dolandırıcılık suçundan sanıklar ..., ... ve ... hakkında; TCK'nın 157/1, 62, 52, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
    2-2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan;
    a-Sanık ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 67/2,
    TCK'nın 43/1, 62/1, 52/2, 53, 63. maddeleri gereğince
    mahkumiyet
    b-Sanık ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 67/2,
    TCK'nın 43/1, 62/1, 52/2, 53, 63. maddeleri gereğince
    mahkumiyet
    c-Sanıklar ..., ... ve ... Şevket Yaşar hakkında; 2863 sayılı Kanunun 67/2, TCK'nın 43/1, 62/1, 52/2, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
    d-Sanık ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 67/2,
    TCK'nın 62/1, 52, 53, 51/1-3-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
    e-Sanık ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 67/2,
    TCK'nın 62/1, 52/2, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
    Temyiz edenler : Sanık ... müdafii, sanık ... müdafii,
    sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ..., sanık ..., katılan vekili
    2863 sayılı Kanuna aykırılık ve dolandırıcılık suçlarından sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ..., sanık ... ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    A-Sanıklar ... ve ...’nun dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
    Karar tarihinden sonra 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve TCK'nın 157/1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca; “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirilip, sonucuna göre dolandırıcılık suçu açısından sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş olup, sanık ... ve sanık ...’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, hükmün sair yönleri incelenmeksizin isteme aykırı olarak BOZULMASINA;
    B-Sanık ...’ın dolandırıcılık ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde ise;
    UYAP sisteminden temin edilen nüfus kayıt örneğinde sanık ...’ın 10/03/2020 tarihinde temyiz aşamasında öldüğünün tespit edilmiş olması karşısında, sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
    C-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince ise;
    1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşı oy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklanmasıdır. Ceza Muhakemesi Kanununun 230. maddesinde ise hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça ifade edilmesi, suç oluşturduğu kabul edilen eylemin gösterilmesi, bunun nitelendirilmesinin yapılması, Ceza Kanununda öngörülen sıra ve esaslara göre cezanın ve ayrıca cezaya mahkumiyet yerine veya yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ya da ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususa ilişkin istemlerin kabul veya reddine dair dayanakların gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanunun 308/7 ve 5271 sayılı CMK'nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır.
    Yerel mahkemece, bu ilkelere uyulmadan;
    Sanık ...’in iddianamede 1-3-5-6-7-9 nolu ve 19.12.2012 tarihli ana yakalamaya ilişkin eylemler olmak üzere toplam yedi olayda şüpheli olarak gösterildiği, mahkemece hüküm kısmında sanığın 2863 sayılı Kanunun 67/2. maddesinde düzenlenen suçu yedi kez işlediğinden bahisle TCK’nın 43/1. maddesi gereğince ¾ oranında artırım yapıldığı, ancak gerekçeli kararın gerekçe kısmında, 19.12.2012 tarihli ana yakalamaya ilişkin eyleme dair herhangi bir gerekçeye yer verilmediği, toplamda altı eylemden bahsedildiği, 1 ve 3 nolu eylemlere ilişkin olarak da gerekçede sanık ...’in isminin zikredilmediği, genel ifade ile sanıkların üzerine atılı suçu işledikleri şeklinde gerekçeye dayanıldığı, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemlerinin ve suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirilmeksizin, aynı zamanda TCK’nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükmünün koşullarının oluştuğuna dair yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
    Sanık ...’ın iddianamede 1-7-8 nolu olaya ilişkin eylemler olmak üzere toplam üç olayda şüpheli olarak gösterildiği, mahkemece ise hüküm kısmında sanığın 2863 sayılı Kanunun 67/2. maddesinde düzenlenen suçu dört kez işlediğinden bahisle TCK’nın 43/1. maddesi gereğince 2/4 oranında artırım yapıldığı, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise 1-7-8 nolu eylemler olmak üzere üç eylemde sanıktan bahsedildiği, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen veya edilmeyen eylemlerinin ve suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirilmeksizin, aynı zamanda TCK’nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükmünün koşullarının oluştuğuna dair yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
    Sanık ...’nin iddianamede 6 ve 9 nolu olaylara ilişkin eylemler olmak üzere toplam iki olayda şüpheli olarak gösterildiği, mahkemece hüküm kısmında sanığın 2863 sayılı Kanunun 67/2. maddesinde düzenlenen suçu iki kez işlediğinden bahisle TCK’nın 43/1. maddesi gereğince ¼ oranında artırım yapıldığı, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemlerinin ve suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirilmeksizin, aynı zamanda TCK’nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükmünün koşullarının oluştuğuna dair yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
    Sanık ...’ın iddianamede 1-7-8 nolu olaylara ilişkin eylemler olmak üzere toplam üç olayda şüpheli olarak gösterildiği, mahkemece hüküm kısmında ise sanığın 2863 sayılı Kanunun 67/2. maddesinde düzenlenen suçu iki kez işlediğinden bahisle TCK’nın 43/1. maddesi gereğince ¼ oranında artırım yapıldığı, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise 1-7-8 nolu eylemler olmak üzere üç eylemde sanıktan bahsedildiği, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen veya edilmeyen eylemlerinin ve suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirilmeksizin, aynı zamanda TCK’nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükmünün koşullarının oluştuğuna dair yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, 2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında iddianamede zikredilen her bir eylemle ilgili olarak ele geçirilen tüm eserler üzerinde üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi kürsülerine mensup öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, mevcut durumları itibariyle bilim, kültür, din veya güzel sanatlarla ilgileri, tasnif ve tescile tabi, bildirim zorunluluğu olan eserlerden olup olmadıkları, 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli taşınır kültür varlığı niteliğinde olup olmadıkları tespit edilerek, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeyerek, yalnızca 19.12.2012 tarihli ana yakalamada ele geçirilen eserlere ilişkin bağımsız bilirkişi incelemesi yaptırılarak, diğer iddianame konusu edilen eylemlerde ele geçirilen eserlere ilişkin olarak ise davanın tarafı konumundaki Müze Müdürlüğü uzmanları tarafından düzenlenen raporlar hükme esas alınmak suretiyle hüküm tesisi,
    Kanuna aykırı olup, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ..., sanık ... ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 27/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara