(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/1712 E. , 2012/3086 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı tarafından, davalı aleyhine 31.05.2011 gününde verilen dilekçe ile beyanlar hanesindeki kaydın terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan fındık ağaçlarının murisine ait olduğunu, kadastro tespiti sırasında mirasçılar adına yazılması gerekirken davalı adına tespit ve kayıt edildiğini ileri sürerek miras payı oranında beyan kaydının terkinini talep etmiştir.
Davalı, davacının kadastro mahkemesinde de dava açtığını ve o davada davadan feragat ettiğini ve kesin hüküm bulunduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davacının kadastro mahkemesinde dava konusu taşınmazlar için açtığı kadastro tespitinin iptali davasından feragat ettiği, bu feragat sırasında taşınmaz üzerindeki muhdesata ilişkin hakkını saklı tutmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Dava, beyanlar hanesindeki muhdesat üzerinde hak iddiasına dayalı kaydın terkini ve düzeltilmesi istemine ilişkindir.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz.
Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır.
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”
Kadastro tespiti sırasında beyanlar sütununa kaydedilen muhdesat üzerinde hak iddia eden kişiler, kadastro mahkemesinde ya da 10 yıllık hak düşürücü sürede genel mahkemelerde açacakları dava ile kaydın düzeltilmesini talep edebilirler.
Somut olayda; davacı dava konusu taşınmazların mirasbırakanına ait olduğunu, bu nedenle de kadastro tespiti sırasında tespitin mirasçılar adına yapıldığını, ancak fındık ağaçlarında da miras hakları bulunmasına rağmen bunların tamamının davalı adına yazıldığını ileri sürerek 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde kaydın düzeltilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı kadastro mahkemesinde görülen 2009/12 - 2010/80 sayılı davada, davacı dava konusu taşınmazların tespitine itiraz etmiş, miras payının gözetilmediğini ileri sürerek taşınmazlar üzerinde hak iddia etmiştir. Yargılama aşamasında dava konusu taşınmazların bir kısmında davacının miras payı oranında mülkiyet hakkının tespit edildiğinin anlaşılması üzerine davacı bu taşınmazlara ilişkin davasından feragat etmiştir.
Mahkeme kadastro mahkemesindeki davacının feragatını muhdesata ilişkin haklarını saklı tutmadığı, bu nedenle davacının muhdesat üzerinde hak iddia edemeyeceğini kabul etmiştir. Ancak;
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde de belirtildiği gibi feragat, davacının açmış olduğu davadaki talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragatın konusu doğrudan davacının ileri sürdüğü talep sonucudur. Kadastro mahkemesindeki davada talep sonucu doğrudan mülkiyet hakkına yönelik olup muhdesatla ilgili herhangi bir beyan ya da kayıt içermemektedir. O dava da kendisine pay verilmediği kuşkusuna dayanılarak açılmıştır. Davacıya zeminde pay verilen taşınmazlarla ilgili davacının tespite itiraz davası feragat nedeniyle reddedilmiş, diğerleri için ise dava kabul edilmiştir. Davacı şimdi eldeki davada kadastro mahkemesinde konu etmediği muhdesata ilişkin hakkı olduğu iddiasına dayanmaktadır. Bu durumda dava konusu farklı olan bir davadaki feragatın eldeki davaya dayanak olarak
alınması olanaklı değildir. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru değildir. Karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 02.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.