Esas No: 2021/4897
Karar No: 2022/7799
Karar Tarihi: 01.11.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/4897 Esas 2022/7799 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2021/4897 E. , 2022/7799 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hükme yönelik, ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 19.03.2018 tarihli, 2017/1279 Esas, 2018/578 Karar sayılı "... 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/02/2017 tarih, 2016/143 Esas, 2017/11 Karar sayılı kararının kaldırılarak, davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.155,72 TL maddi, 2.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ilişkin karar davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırının 47.530 TL olduğu ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve tefecilik suçlarından 15.03.2008 - 23.05.2008 tarihleri arasında 69 gün tutuklu kalan davacının 15.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesince 1.087,37 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ... 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/02/2017 tarih, 2016/143 Esas, 2017/11 Karar sayılı kararının kaldırılarak, davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.155,72 TL maddi, 2.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınara davacıya verilmesine karar verilmesi nedeniyle toplam 3.655,72 TL tazminata ilişkin hükmün davalı açısından kesin olduğu görülmekle;
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak, 6100 sayılı HMK’nın 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362. maddesinin 1/a bendinde yer alan temyiz sınırı ve kabul edilen tazminat miktarına göre hükmün kesin olması nedeniyle, davalı vekilinin temyiz istemin CMK'nın 298. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE;
2-Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.01.2020 tarihli ve 2019/9-425-2020/4 sayılı ilamında belirtildiği üzere; ''CMK'nın 295. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe için öngörülen (7) günlük sürenin; aynı Kanunun 34. maddesinin ikinci fıkrası, 231. maddesinin ikinci fıkrası ile Anayasamızın 40. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bir "Kanun yolu süresi" olmayıp temyiz başvurusunda temyiz nedenlerinin gösterilmemiş olması durumuna ilişkin istisnai bir mahiyet taşıması, mahkemelerin iç işleyişine yönelik olmaması, düzenlemenin yer aldığı kanun maddesinin içeriği itibarıyla ilgilisi bakımından karışık ve dağınık olmayıp açık, belirli ve öngörülebilir bir nitelikte olması, ilgilisinin (15) günlük temyiz süresi içerisinde temyiz nedenlerini bildirir dilekçe verebilmesine engel bir düzenlemenin olmaması, mevzuatımızda yer alan yargısal başvuru sürelerinin tümünün ilgilisine mahkemece bildirilmesi gerektiğine dair bir hükmün bulunmaması, örneğin; 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun bireysel başvuru usulünü düzenleyen 47. maddesinin beşinci fıkrasındaki "Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder." hükmü uyarınca, anılan fıkra kapsamında geçen yargısal başvuru sürelerinin ilgilisine bildirilmesi gerektiğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı da gözetildiğinde, istisnai ve sınırlayıcı hüküm içeren düzenlemelerin kıyas yoluyla genişletilmesinin mümkün olmaması nedeniyle ek dilekçe için öngörülen (7) günlük sürenin, mahkeme kararlarının sonuç bölümünde gösterilmesi zorunlu olan, hükme karşı başvurulabilecek kanun yolu süresi olmadığı, dolayısıyla temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe için öngörülen bu sürenin ilgilisine bildirilmeyişinin mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale olarak görülemeyeceği ve ilgilisine bildirilmesi hususunda zorunluluk bulunmadığı'' kabul edilmektedir.
5271 sayılı CMK'nın ''Temyiz gerekçesi'' başlığını taşıyan 295. maddesinin 1. fıkrasında; ''Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir.'' hükmü; CMK'nın ''Temyiz isteminin reddi'' başlıklı 298. maddesinde ise; ''Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebepleri içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddedir.'' amir hükmü bulunmaktadır.
Tüm bu düzenlemeler gereğince yapılan incelemede; davacı vekilinin, yüzüne karşı 19.03.2018 tarihinde verilen hükme karşı süresi içerisinde verdiği 26.03.2018 tarihli ve herhangi bir temyiz gerekçesi içermeyen temyiz başvuru dilekçesinde, ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından verilen hükmüne yönelik gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmesini istemesi üzerine; gerekçeli kararının davacı vekiline 18.04.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, davacı vekilinin CMK’nın 295. maddesi gereğince temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe vermediği anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298/1. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE; dosyanın gereği için ... 12. Ağır Ceza Mahkemesine; kararın bir örneğinin de ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 01.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.