Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/9736 Esas 2013/9356 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9736
Karar No: 2013/9356
Karar Tarihi: 01.10.2013

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/9736 Esas 2013/9356 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalılar tapuda kayıtlı olan taşınmazın veraseten iştirak halinde kendilerine ait olduğunu öne sürerek, davacıların tapu iptali ve tescili talebine karşı çıkmışlardır. Davacılar ise bu taşınmazın bir kısmını harici satış sözleşmesi ile satın aldıklarını iddia etmişlerdir. Mahkeme, davacılara ait olan satış sözleşmesinin tapuda yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesi gereğince kadastro tespitinden önce yapılan satışlara değer verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme, davacıların satın aldığı kısımların zilyetliğinde hangi tarihte devredildiğini ve kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddelerinde belirtilen şartların oluşup oluşmadığına dair inceleme yapılması gerektiğine karar vermiştir. Bu maddeye göre, kadastro tespiti öncesinde yapılan satışlar için satış senedi yeterli olup, söz konusu senedin tanıklar ve bilirkişilerin katılımı ile taşınmazın yeniden keşfedilerek şahitlerin beyanlarına dayanarak zilyetliğin başlangıç tarihi, süresi ve niteliğiyle ilgili bilgi edinildikten sonra sonuca karar verilmelidir.
16. Hukuk Dairesi         2013/9736 E.  ,  2013/9356 K.
  • HARİCİ SATIŞ SÖZLEŞMESİ
  • KADASTRO TESPİTİ ÖNCESİ DÜZENLENEN SATIŞ SENEDİ
  • KADASTRO KANUNU (3402) Madde 13

"İçtihat Metni"

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Alaçam Köyü çalışma alanında bulunan 145 ada 6 parsel sayılı 19812,76 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle davalılar F.. Y.. ve arkadaşları adına veraseten iştirak halinde tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar N.. B.. ve arkadaşları irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar; dava dışı 145 ada 4 parsel sayılı taşınmazın malikleri olup 145 ada 6 parsel sayılı taşınmazda kalan 2000 metrekarelik kısmı 30.03.1957 tarihli harici satış sözleşmesi ile satın aldıkları iddiası ile dava açmışlardır. Mahkemece; davacıların dayanmış olduğu 30.03.1957 tarihli satış sözleşmesinin tapuda yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Tapuda kayıtlı taşınmazların satışının resmi şekilde yapılacağı kuşkusuzdur. Ancak Tasfiye Kanunu niteliğinde olan 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13/B-b maddesinde koşulların varlığı halinde kadastro tespitinden önce yapılan satışa değer verileceği hususu düzenlenmiştir. Somut olayda dava, kadastro öncesi tarihte düzenlenen satış senedine dayanılarak açılmıştır. Öte yandan davacıların dayandığı 30.03.1957 tarihli satış sözleşmesinin çekişmeli taşınmaz bölümünü kapsadığı ve davalı 145 ada 6 parselin dayanağı olan 18.1.1944 tarih ve 1682 numaralı tapu kaydının maliki olan H... oğlu M... D... tarafından davacılar murisi K... Ç..."a yapılan satışa ilişkin olduğu mahkemece yapılan keşif, uygulama ve toplanan deliller ile de belirlenmiştir. Bu durumda uyuşmazlık, çekişmeli taşınmaz bölümünün zilyetliğinin davacı tarafa hangi tarihte devredildiği ve davacı taraf yararına kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar Kadastro Kanunu"nun 13/B-b maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkindir. Ne var ki, mahkemece bu hususta yapılan araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. O halde mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, 30.07.1957 tarihli satış senedinde imzası bulunan tanıklar ile tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarının katılımı ile taşınmazın başında yeniden keşif yapılarak, çekişmeli taşınmazda davacı tarafın zilyetliğinin başlangıç tarihi, süresi, niteliği sorularak açıklığa kavuşturulmalı, davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddelerinde öngörülen şartların oluşup oluşmadığı tartışılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek ve dosya kapsamına uygun bulunmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,
01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara