Esas No: 2011/14622
Karar No: 2012/2813
Karar Tarihi: 28.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/14622 Esas 2012/2813 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.10.2009 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ile hacizlerin terkini istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 21.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.02.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av.... ile karşı taraftan davalı vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır.
Davalı, yanlar arasındaki adi yazılı düzenlenmiş sözleşme koşullarına davacı tarafça uyulmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, banka lehine olan ipotek bedeli davacı tarafından ödenmediğinden, taşınmaz kaydında da haciz şerhi bulunduğundan temliki tasarrufa konu teşkil edemeyeceğinden bahisle dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Davada dayanılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi 18.02.2009 tarihini taşımaktadır. Taşınmaz kaydına dava dışı banka lehine ipotek belirtmesi 11.07.2008 tarihinde yapılmış olup, haciz şerhleri de sözleşmeden önce ve sonra düşülmüştür.
Türk Medeni Kanununun 1020.maddesi gereğince tapu sicili herkese açık olup, kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Dolayısıyla, davalı sicildeki ipotek belirtmesini bilmediğini ileri süremeyeceği gibi, satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edilmediğinden, kayıt maliki üzerinde kaldığı sürece de sözleşmeden önce veya sonra konulan haciz şerhleriyle de sorumludur. Kısaca belirtmek gerekirse, bir taşınmaz kaydı üzerinde ipotek, haciz veya tedbir şerhi bulunmakta iken ya da bunlar satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edilmeksizin sonradan koyulmuş olsa bile konulan ipotek, haciz veya ihtiyati tedbir şerhi satışı vaat edilen taşınmazın vaat alacaklısı adına tesciline engel teşkil etmez. Tescil talep eden ferağ alacaklısı, taşınmazı bu yükümlülükleriyle birlikte kazanır. Davalının adi yazılı sözleşmeden doğan bir alacağı varsa, kuşkusuz bu alacak ayrı bir davaya konu teşkil edebilir.
Mahkemece yapılması gereken iş, sözleşme hüküm ve sonuç doğurduğundan kayıttaki tüm yükümlülükleriyle birlikte dava konusu taşınmazı davacı adına tescil etmekten ibarettir.
Değinilen yönün gözardı edilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 900,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 28.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.