16. Hukuk Dairesi 2013/7543 E. , 2013/8595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri; Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.02.1996 tarih ve 1990/10 Esas, 1996/4 Karar sayılı ilamıyla; 486 ve 500 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile ... mirasçıları adlarına miras payları oranında tesciline karar verildiğini ve hükmün deracattan geçmek suretiyle kesinleştiğini; daha sonradan anılan taşınmazlarda ..."un annesi ..."nın da payının bulunduğu iddiasıyla açılan iptal ve tescil davasının da aynı Mahkemenin 27.03.2002 tarih ve 1997/120 Esas, 2002/93 sayılı kararıyla kısmen kabul görüp, hükmün 18.02.2003 tarihinde kesinleştiğini; ancak dava konusu taşınmazların imar uygulamalarına tabi tutuldukları ve 500 sayılı parselin tamamının DOP olarak ayrıldığını, davalı Belediyenin bu parselle ilgili şuyulandırma işleminin İmar Yasasına aykırı olduğunu, davalı ... idaresinin de anılan ilamları kısmen infaz etmediği gibi tescillerde de yanlışlıklar yaptığını ileri sürerek; 500 parsel sayılı taşınmaza ilişkin parselasyon işleminin iptali, tapu idaresinin tescil ilamlarının yerine getirilmesi talebinin reddi kararının kaldırılması ve dolayısıyla 500 sayılı parselin tamamı ile 486 sayılı parselin infaz edilmeyen 3341 metrekarelik kısmı bakımından tapu iptal ve tescil kararı verilmesi istemiyle asıl ve birleşen davaları açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, “davanın HMK"nın 115/2. maddesi gereğince yargı yolu yönünden dava şartı yokluğu nedeni ile reddine” karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davadaki istek, çekişme konusu 500 parsel sayılı taşınmaz hakkında davalı Belediye tarafından 25.06.1986 tarih ve 117 sayılı Encümen Kararı ile yapılan parselasyon işleminin iptali ile hükmen tescil ilamlarının sicile yansıtılarak gerek 500 sayılı parselin, gerekse 486 parsel sayılı taşınmazın 3341 metrekarelik kısmının gittisi olan imar parsellerinin tapu kayıtlarının iptal ve tesciline ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki, idari işlemin iptaline yönelik istemin idareyi ve idari yargıyı ilgilendirdiği tartışmasızdır. O halde, yargı yolu yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, “kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi” yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. Öte yandan; tapu iptal ve tescil taleplerinin tapu sicillerine yönelik olduğu ve bu isteklerin de Adli Yargıyı ilgilendirdiği açıktır. Öyleyse anılan istekler bakımından da yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, imar uygulamasının iptali istemine ilişkin davanın ayrılarak ayrı esasa kaydedilmesi ve usulüne uygun olarak yargı yolu bakımından davanın reddine hükmedilmesi; 500 sayılı parselle ve 486 sayılı parselin 3341 metrekarelik bölümünün gittisi olan imar parselleriyle ilgili tapu iptal ve tescili istemi yönünden de Adli yargının görevli olduğu gözetilerek, diğer dava şartlarının incelenmesi ve dava şartlarında noksanlık olmaması durumunda, 500 parsel sayılı taşınmazla ilgili ayrılan ve idari yargının görevli olduğu idari işlemin iptali davasının sonucunun beklenmesi ve ona göre karar verilmesi; 486 parsel sayılı taşınmaz bakımından da işin esasının incelenmesi ve neticesine göre bir hüküm kurulması gerekir. Bu nedenlerle davacılar vekillerinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 20.09.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.