Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/9136 Esas 2013/8589 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9136
Karar No: 2013/8589
Karar Tarihi: 20.09.2013

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/9136 Esas 2013/8589 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalılar, Doludere Köyü'nde bulunan bir taşınmazın tapusunu kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak almışlardır. Davacı ise taşınmazın kendisine ait olduğunu iddia ederek tapunun iptal edilip adına tescil edilmesi için dava açmıştır. Mahkeme, kararında her iki tarafın da zilyet olduğunu kabul etmiş ancak yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı için hüküm hatalıdır. Kimin ne şekilde, ne süreyle ve ne sıfatla taşınmazı zilyet tuttuğunun ayrıntılı araştırılması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği (TMK 718), Tapu sicilinde tescilin hükümsüzlüğü (Tapu Kanunu 32)
16. Hukuk Dairesi         2013/9136 E.  ,  2013/8589 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sırasında Doludere Köyü çalışma alanında bulunan 230 ada 3 parsel sayılı 95,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalılar murisi ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın tapusunun iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 230 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptaliyle 1/2 hissesinin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece; davacı ve davalı tarafın davalarını ispatladığı, her iki tarafın da taşınmaz üzerinde zilyet bulunduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerden bir kısmı ve davalı tanıkları taşınmazın davalıların kullanımında olduğunu, yerel bilirkişilerden bir kısmı ve davacı tanıkları ise taşınmazın davacı tarafından kullanıldığını beyan etmiş, beyanlar arasındaki bu çelişki giderilmemiştir. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; ispat külfetinin de davacı tarafa ait olduğu dikkate alınarak taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin kim ya da kimler tarafından ne şekilde, ne süreyle ve ne sıfatla sürdürüldüğü, zilyetliğin asli olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yargılama boyunca dinlenen bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişki yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalıdır. Kabule göre de taraflar, yerel bilirkişi ve tanıklar müşterek kullanım konusunda beyanda bulunmadığı halde müşterek mülkiyet şeklinde hüküm kurulması da yerinde değildir. Mahkemece, belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 20.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara