Esas No: 2012/2052
Karar No: 2012/2662
Karar Tarihi: 27.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2052 Esas 2012/2662 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 10.06.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 41 ve 43 numaralı parsellerin maliki olduğunu beyanla davalı 33, 34, 36 ve 42 parsel sayılı taşınmazlarda 2,5 metre genişliğinde geçit hakkı tesisi istemiştir. Dava sırasında sadece 42 sayılı parselden geçit tesisini istemiş, diğer parseller hakkındaki davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davalı, 42 sayılı parselin maliki ... davacının taşınmazı önünden yol geçtiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 42 parsel sayılı taşınmazdan 19.10.2011 tarihli keşif krokisinde (A) harfli yerden davacı ... lehine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... ... temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin
tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Türk Medeni Kanununun 747. maddesinde düzenlenen geçit hakkı davalarında lehine geçit istenen taşınmazlar ve etrafındaki tüm parseller ile ulaşılabilecek genel yolları gösteren kadastro paftası getirtildikten sonra taşınmaza giden yolların mümkünse evvelki hallerine göre ekonomik bütünlüğü bozmayacak, taşınmazları ikiye bölmeyecek, sınırlardan veya müşterek sınırlardan geçecek şekilde nereden geçmesi lazım geliyorsa oranın ve bu yolun geçmesinden en az zarar gören taşınmazlara karşı genel yol ile kesintisiz irtibat sağlayacak şekilde taşınmaz sahipleri tespit edilerek ve tümü aleyhine haklarında harcı da verilerek usulüne uygun dava açıldıktan sonra davacı parselinden genel yola kadar kesintisiz olarak kurulması gerekir.
Davacının lehine geçit istediği taşınmazlar 6100 sayılı HMK"nun 31. maddesi gereğince davacıya açıklattırılması gerekir.
Yukarıda belirtilen ilkelere uygun inceleme yapılıp en uygun geçidin saptanması için davacının istemi ile bağlı kalınmaksızın tüm alternatif yolların belirlenmesi gerekir. Ayrıca, geçit hakkı taşınmaza bağlı bir irtifak niteliğinde olduğundan davacı lehine olarak geçit tesisi doğru değildir. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 27.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.