Esas No: 2012/2006
Karar No: 2012/2644
Karar Tarihi: 27.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2006 Esas 2012/2644 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.01.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 16.05.2001 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi uyarınca satış vaadine konu bağımsız bölüme karşılık gelen davalıya ait arsa payının iptal ve tescili istemine ilişkindir.
Davalı, satış vaadi sözleşmesinin doğru olduğunu, yaptığı satış vaadine karşılık bedeli de davacıdan tahsil ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, 40/13644 payın davalı tapusundan iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, bu hükmü davacı temyiz etmiş, Dairemizce davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğine işaretle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak görevsizlik kararı verilmiş, görevli mahkemece de dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
14.07.2004 tarihli yargılama oturumunda, davalının bilirkişi incelemesiyle bulunan 40/13644 arsa payının davacı adına tescilini kabul ettiği görülmektedir. Görevsiz mahkemece de dava bu şekilde kabul edilmiş, hükmü az arsa payı verildiği iddiasıyla davacı temyiz etmiştir. Görevsizlik kararından sonra ise, davanın reddedildiği anlaşılmaktadır.
Burada, usuli kazanılmış hak kuralı üzerinde durulması gerekmektedir. Gerçekten, HUMK’nunda düzenlenmemiş olmakla birlikte usuli kazanılmış hak kuralı, Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş ve geliştirilmiştir. Müessesenin ne olduğu, özellikle 09.05.1960 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında ayrıntılı bir
şekilde açıklanmış bulunmaktadır. Sözü edilen karara göre özetle, bir mahkemenin bozma kararına uyulmasından sonra bozmada gösterilen biçimde araştırma ve inceleme yapması, bozma kararına uyulmasıyla ortaya çıkan tarafların haklarının korunması gerekmektedir.
Dairemizin bozma kararından önce, davacının kazandığı 13644 m2 yüzölçümündeki 3650 parselde 40/13644 arsa payıdır. Bu payın kazanım şekli bakımından, davacı yararına kazanılmış bir hak vardır. Bozma kararından sonra mahkemenin, davacının kazandığı bu hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm tesisi belirtilen kazanılmış hak kuralına uygun düşmez.
Ne var ki, yargılama aşamasında dava konusu taşınmaz imar görerek 653.63 m2 yüzölçümündeki 9017 ada 2 parsel sayısını almıştır. Yüzölçümündeki değişiklik sebebiyle davacıya bu parselden 40/13644 pay verme olanağı ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Mahkemece yapılması gereken iş, davacının kazanılmış hakkı sebebiyle 9017 ada 2 sayılı parselde de kat irtifakı kurulacakmış gibi satış vaadine konu 9 numaralı bağımsız bölüm sebebiyle verilmesi gereken arsa payının bilirkişiye keşfen hesaplatmak, bulunacak orandaki arsa payının davacı adına tescil olanağı varsa bunu davalı tapusundan iptal ederek davacı adına tescil etmek olmalıdır.
Değinilen bütün bu yönlerin gözardı edilmesi doğru olmadığından, karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.