Esas No: 2012/2840
Karar No: 2012/11701
Karar Tarihi: 28.12.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/2840 Esas 2012/11701 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile Kızılca Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 149 ada 17, 236 ada 19, 272 ada 9, 281 ada 12 ve 284 ada 5 parsel sayılı 602.93, 1878.25, 1517.09, 1127.33 ve 1435.91 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazların kök muris ..."in sağlığında yaptığı paylaştırmada kendisine kaldığı iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile davacı ... adına tapuya tescillerine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... ile dahili davalı olarak karar başlığında gösterilen kök muris ... mirasçılarından ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Hükmü temyiz eden dahili davalı ...’in temyize konu 149 ada 17, 236 ada 19, 272 ada 9, 281 ada 12 ve 284 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar hakkında davacı ... tarafından açılan davaya usulüne uygun bir katılması bulunmadığından karar başlığında dahili davalı olarak gösterilmesi kendisine taraf sıfatı vermediği gibi, hükümde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmiş olup, dahili davalılardan tahsili hususunda aleyhine bir hüküm de kurulmamıştır. Buna göre hükmü temyizde hukuki yararı bulunmadığından, dahili davalı ... vekilinin belirtilen taşınmazlar hakkındaki temyiz inceleme isteğinin REDDİNE,
2- Davalı ...’un çekişmeli 149 ada 17, 236 ada 19, 272 ada 9, 281 ada 12 ve 284 ada 5 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyizine gelince; mahkemece temyize konu taşınmazların tarafların murisi ...’e ait olduğu, murisin sağlığında yaptığı paylaştırmada bu taşınmazları oğlu ...’e verdiği, o tarihten beri de davacının zilyetliğinde olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan inceleme ve araştırmanın yetersiz olması nedeni ile varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde taşınmazların bir kısmının babası ...’dan kaldığını, bir kısmının ise analığı ...’ye ait olduğunu, ...’nin ölümü ile babası ... ve ...’nin oğlu ...’e kaldığını, sonrasında babası tarafından kendisine bağışlandığını ileri sürmüş olduğuna göre, temyiz konusu taşınmazların öncesinin kime ait olduğunun belirlenmesi zorunludur. Mahkemece bu konuda yöntemince araştırma yapılmaksızın davacının zilyetliği esas alınarak yazılı gerekçe ile karar verilmiştir. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yeniden keşif yapılarak, keşfe katılacak yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazların öncesinin kime ait olduğu hususu sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri gerektiğinde komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri de tanık sıfatıyla dinlenerek çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, taşınmazların öncesinin kime ait olduğu kesin olarak belirlenmeli, öncesinin ...’ye ait olduğunun belirlenmesi halinde, ... mirasçıları olan ... ve ... arasındaki ilişkinin elbirliği şeklinde mülkiyet olduğu, ...’nın ... terekesine göre 3. kişi durumunda bulunan davacıya tek başına yaptığı bağışın hukuki değer taşımadığı ve ...’nın bağış tarihinden ölüm tarihine kadar 20 yıllık bağımsız zilyetlik süresi dolmadığından, ...’nın ölümü ile ... mirasçısı durumuna geçen davacının zilyetliğine değer verilemeyeceği göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı ...’un temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.