16. Hukuk Dairesi 2012/7874 E. , 2012/11423 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden Hazine vekili Avukat ...ile aleyhine temyiz istenilen davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
2613 sayılı Yasa uyarınca yapılan kadastro sonucunda 24 ada 1 parsel sayılı 303 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada 2 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının kapsamında kaldığı belirtilerek Hazine adına tespit ve 15.03.1988 tarihinde tescil edilmiştir. Davacı ... vekili 07.09.2010 tarihli dava dilekçesi ile tapu kaydına dayanarak dava açmışıtr. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli parselin tapu kaydının iptali ile davacı vakıf adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı cemaat vakfı tarafından, genel kadastro öncesi tapu kaydına dayanılarak, dava konusu parsel hakkında kadastroca davalı Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali ile davacı vakıf adına tescili isteminde bulunulmuştur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesine göre; "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." Yasada öngörülen bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmesi zorunludur. Davacı vakfın dayanağı tapu kaydında 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 1. Ek maddesinin ikinci fıkrasına göre hak düşürücü sürenin istisnasını oluşturan icareteyn veya mukataalı olduğuna dair vakıf şerhi bulunmadığından, taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile 07.09.2010 dava tarihi arasında hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olan davanın reddine karar vermek gerekirken, yargılamaya devamla esasa ilişkin hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 900.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, 25.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.