Esas No: 2012/1057
Karar No: 2012/2325
Karar Tarihi: 21.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/1057 Esas 2012/2325 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.06.2006 gününde verilen dilekçe ile meraya müdahalenin men"i ve aidiyetin tespiti; birleşen davada davacı ... tarafından 17.07.2007 günlü dilekçe ile davalı ... aleyhine meraya müdahalenin men"i ve aidiyetin tespiti istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen 25.01.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-davalı ... ile duruşmasız temyizi davalı-davacı ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.10.2011 günü mürafaa icrasından sonra dosyada görülen eksiklik nedeniyle evrak mahalline iade edilmiştir. Anılan eksikliğin giderilmesinden sonra dosya tekrar Dairemize gönderilmiş olmakla, içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl davada davacı ..., davalı ... köyünün meraya müdahalesinin men’i ve meranın köylerine aidiyetinin tespitini; birleşen davada da davacı ..., davalı ... köyünün meraya müdahalesinin men’i ve meranın köylerine aidiyetinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile davalı ... köyünün, fen bilirkişilerinin 03.12.2010 tarihli raporunda (B) ve (C) harfi ile göstermiş olduğu, davacı ve davalı köye ait müşterek mera parselleri ile Manda deresine, davacı ... köyünün ortak kullanım hakkına yaptığı müdahalenin meni"ne; birleşen davanın da kabulü ile davalı ... köyünün, fen bilirkişilerinin 03.12.2010 tarihli raporunda (A) harfi ile göstermiş olduğu, (A harfi ile gösterilen yerin içerisinde bulunan ... köyü 112 ada 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49 ve 50 nolu parseller hariç) davacı ve davalı köye ait müşterek mera parseli ile Kılkıl deresine, davacı ... köyünün ortak kullanım hakkına yaptığı müdahalenin menine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Asıl davada dava konusu olan ve bilirkişilerin 03.12.2010 tarihli rapor ve krokilerinde, ... köyü, 118 ada 24 parselde (B) harfi ile gösterilen kısmı ile aynı köy 148 ada 1 parsel olarak ve (C) harfi ile gösterilen taşınmazlar hakkında ... Kadastro mahkemesinin 2006/292 E. sayılı dosyasında kadastro tespitine itiraz davasının sonucu beklenilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Birleşen davaya konu olan bilirkişilerin rapor ve krokilerinde ... köyü, 112 ada 1 parsel olarak ve (A) harfi ile gösterilen taşınmaz hakkındaki mahkeme tarafından yapılan yargılama ve toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.
Somut uyuşmazlıkta, yanlarca yetkili merci tarafından yapılmış tahsisin varlığı iddia ve ispat edilmediğinden, uyuşmazlığın 112 ada 1 parsel numaralı mera parselinde kadim kullanmanın hangi tarafa ait olduğunun saptanmasıyla giderileceğinden kuşku yoktur.
Kadimlik iddiasında, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
11.11.2010 tarihinde mahallinde yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişilerin dava konusu taşınmazla ilgili yeterli bilgiye sahip bulunmadıkları anlaşılmaktadır. Tarafların tanıkları da dinlenilmeden hüküm tesis edilmiştir.
Mahkemece, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı ve meradan yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek yerel bilirkişiler tespit edilerek ve tarafların komşu köylerden bildirecekleri tanıklar saptanarak, bundan sonra yerinde yeniden keşif yapılmalı, HMK.nun 243. maddesi hükmünce bildirilecek tanıklar davetiye ile çağrılmalı, bunlar 259. madde gereğince keşif yerinde yasanın 261. maddesi hükmünce ayrı ayrı dinlenmeli, beyanlar arasında aykırılık olursa yüzleştirilmelidir. Gerek yerel bilirkişiler, gerekse de taraf tanıkları beyanlarına göre dava konusu taşınmazda kadim yararlanma durumu saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; usulüne uygun kadimlik araştırması yapılmadan ve yetersiz yerel bilirkişi sözleri ile eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru olmamıştır.
3- Bu hususların yanında; 6100 sayılı HMK’nun 297. maddenin 2. fıkrasında; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı şekilde, asıl ve birleşen davaya konu B-C ve A harfli taşınmazların
miktarları ile 03.12.2010 tarihli rapor ve krokinin kararın eki sayılması gereğinin hüküm fıkrasında belirtilmemesi suretiyle infazda tereddüt yaratılması da doğru görülmemiştir.
Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 900 TL. Yargıtay duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak yek diğerine verilmesine, 21.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.