Esas No: 2012/1739
Karar No: 2012/2275
Karar Tarihi: 20.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/1739 Esas 2012/2275 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.10.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 17.11.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ... vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 04.10.2005 tarihli biçimine uygun düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise satış bedelinin iadesi istemlerine ilişkindir.
Bir kısım davalılar bedelin ödenmediğini, bir kısım davalılar ise elbirliği mülkiyeti rejimine tabi taşınmazlara ilişkin yapılan satış vaadinin ifa olanağı bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının ilk kademedeki istemi kabul edilmiştir.
Hükmü, davanın ihbar edildiği ... mirasçılarından ... temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni
Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; çekişme konusu 4, 6, 7 ve 9 sayılı parsellerde davalıların mirasbırakanı olan ...’ın 4/14 payı olduğu, ...’ın 10.03.1997 tarihinde öldüğü ve terekesinin elbirliği mülkiyet rejimine tabi bulunduğu, mirasçılarından ... ve ... ...’ın 04.10.2005 tarihli satış vaadi sözleşmesinde yer almadığı, kısaca satış vaadinin ...’ın bir kısım mirasçıları tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.
Elbirliği mülkiyeti rejimine tabi bir taşınmazda, iştirakin dışında bulunan alıcıya maliklerden bir kısmının yaptığı satış geçerli bir satıştır. Ancak, elbirliği mülkiyeti paylı hale getirilmeden sözleşmenin ifa olanağı bulunmaz ve buna dayanılarak tescil istenemez.
Somut olayda da, satış vaadi ...’ın mirasçılarından ... ve ... ... taraf durumunu almadan yapıldığından, tüm tereke malikleri satışa katılmadığından ve davacı da tereke dışı üçüncü bir kişi olduğundan, tescil isteminin hüküm altına alınması mümkün değildir.
Ne var ki, hüküm ...’ın sözleşmeyi yapan mirasçıları tarafından değil, sözleşmeye taraf olmayan ve aleyhine hüküm kurulmayan ... mirasçılarından ... tarafından temyiz edildiğinden, saptanan durum bozma nedeni yapılmamış, düşülen yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
SONUÇ: Hükmü temyiz eden davanın ihbar edildiği ... mirasçılarından ... aleyhine hüküm kurulmadığından, adı geçen kişinin temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.