Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/7641 Esas 2012/11165 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7641
Karar No: 2012/11165
Karar Tarihi: 20.12.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/7641 Esas 2012/11165 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, taşınmazın beyanlar hanesinde yazılı isminin düzeltilmesi için dava açmıştır. Ancak dava, tespit maliki olan Hazine'ye yöneltilmesi gerektiği halde Kadastro Müdürlüğü'ne yöneltilmiştir. Mahkemece bu yanlışlığın düzeltilmesi, beyanlar hanesinde yazılı isim var ise dahil edilmesi ve sonrasında davaya devam edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davada bahsi geçen kanun maddeleri ise 3402 sayılı Yasa ve 5831 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile eklenen Ek 4. madde olarak belirtilmiştir.
16. Hukuk Dairesi         2012/7641 E.  ,  2012/11165 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ



    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
     Kullanım kadastrosu sırasında  Çengeldere Mahallesi çalışma alanında bulunan 1492 ada 9 parsel sayılı 485,34 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmaz ve üzerindeki 3 katlı kargir evin 20 yıldan beri ... oğlu ..."ın fiili kullanımında olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın beyanlar hanesinde "..." olarak geçen baba adının "..." olarak düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesindeki mevcut şerhin, "İş bu taşınmaz ve üzerindeki 3 katlı kargir ev 20 yıldan beri ... oğlu ..."ın fiili kullanımındadır." şeklinde düzeltilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa"nın 8. maddesi ile eklenen Ek 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinde taşınmazın ve üzerindeki 3 katlı kargir evin 20 yıldan beri ... oğlu ..."ın fiili kullanımında olduğu yazılı olup, davacı ... oğlu ..., Kadastro Müdürlüğü aleyhine açtığı davada taşınmazın beyanlar hanesinde ismi geçen kişinin kendisi olduğunu iddia etmektedir. Kural olarak kadastro davaları, lehine tespit ya da Kadastro Komisyonlarınca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiye karşı açılır. Dava, 3402 sayılı Yasa"nın Ek 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraz niteliğinde bulunduğundan husumetin taşınmazın tespit maliki olan Hazineye ve beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilere yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda, davanın, tesbit maliki olan Hazineye yöneltilmesi gerekirken, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Ne var ki, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Davacının somut olayda, tespit maliki olan Hazine yerine Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermesi şeklindeki yanılgısı, temsilcide hata niteliğindedir. Temsilcide hata halinde, davanın husumetten reddedilmeyip doğru hasma dava dilekçesinin tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanabileceği, Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarındandır. Beyanlar hanesinde ismi geçen ... oğlu ... isminde bir şahsın var olup olmadığı da yöntemince araştırılmamış ve varsa usulüne uygun şekilde davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği üzerinde durulmamıştır. O halde Mahkemece temsilcide yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın tespit maliki Hazine"ye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın Hazine"ye yaygınlaştırılması halinde davaya devam edilerek, taşınmaza ait tutanağın beyanlar hanesinde ismi geçen ... oğlu ... isminde bir şahsın var olup olmadığı Nüfus Müdürlüğünden sorulmalı, böyle bir şahsın yaşayıp yaşamadığı hususunda usulüne uygun şekilde zabıta araştırması yaptırılmalı, ... oğlu ... isimli şahsın var olduğunun anlaşılması halinde davadan ve duruşma gününden usulüne uygun şekilde haberdar edilerek yöntemince taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra işin esasına girilerek iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu husus araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara