Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/11540 Esas 2010/1674 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/11540
Karar No: 2010/1674
Karar Tarihi: 18.2.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/11540 Esas 2010/1674 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalılar, kendilerinin taşınmazı satın aldıkları için kira borçlarının olmadığını savunmuşlar ve itiraz etmişlerdir. Mahkeme, önce tahliye davasının reddine karar vermiş, sonra da kira alacağının Sulh Hukuk Mahkemesi görev sınırını aştığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Ancak Yargıtay, Borçlar Kanunu'nun 260. maddesi uyarınca tahliye kararı verilebilmesi için istenen kira bedelinin muaccel olması, verilen otuz günlük sürede ödenmemiş olması ve ihtarnamede süre içinde ödenmezse akdin feshedileceğinin belirtilmesi gerektiğini hatırlatarak mahkemenin nitelemede hata yaptığını ve soruna ilişkin karar vermesi gerektiğini vurgulamıştır. Kararda, kira sözleşmesine dayanan tahliye, aktin feshi veya tespit davalarının Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesinin gerektiği ve bu davalara kira alacağı ve tazminat davalarının da dahil olduğu belirtilmiştir. Kanun maddeleri: 6570 Sayılı Kanun'un 1. maddesi, Borçlar Kanunu'nun 260. ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8. maddeleri.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/11540 E.  ,  2010/1674 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Sulh Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak dosyada pulu olmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık, kira parasının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece tahliye davasının reddine, kira alacağı yönünden ise mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı tarafından 1.10.2005 başlangıç tarihli yazılı sözleşmeye dayanılarak 23.10.2007 tarihinde tahliye istekli olarak başlatılan icra takibinde 1.10.2005 - 23.10.2007 arası dönemi kapsayan 47.500 TL kira alacağının tahsili istenilmiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine borçlular yasal süresindeki itirazlarında ve yargılamadaki savunmalarında davaya konu taşınmazın kendileri tarafından satın alındığını, bu nedenle kira borcu bulunmadığını ve bu konu ile ilgili görülmekte olan davaların bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olmadığını beyan etmişlerdir. Mahkemece; “temerrüt nedeniyle tahliye davası açılabilmesi için davalı tarafa iki defa ihtar gönderilmesinin zorunlu olduğu, oysa davalıya bir defa ihtar gönderildiği, iki ihtar gönderilmesinin dava şartı olup, bu şart yerine getirilmediğinden tahliye yönünden dava şartının gerçekleşmemiş olduğu, kira alacağının ise miktar itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırını aştığından” bahisle tahliye isteminin reddine ve alacak yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
    6570 Sayılı Kanunun 1.maddesinde, kiralayan ile kiracı arasındaki hukuki münasebetlerde bu kanun ile Borçlar Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin tatbik olunacağı belirtilmiştir. 6570 Sayılı Kanuna tabi olan bu taşınmazda davalı kira bedellerini ödemekte temerrüde düştüğünden Borçlar Kanununun 260.maddesinin uygulanması gerekir.
    Borçlar Kanununun 260.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının muaccel(istenebilir) olması ve bu kira bedelinin verilen otuz (30) günlük sürede ödenmemiş bulunması ve ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir.
    Davacı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle usulüne uygun olarak düzenlenen örnek 13 ödeme emrine itiraz üzerine mahkemeden itirazın iptali ve tahliye istenilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ayrıca Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 8.maddesi uyarınca kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davalarının Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmekte olup, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre işin esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken nitelemede hataya düşülerek yazılı gerekçe ile tahliye isteminin reddine ve alacak yönünden ise mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi doğru değildir.
    Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara