Esas No: 2012/8229
Karar No: 2012/11140
Karar Tarihi: 20.12.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/8229 Esas 2012/11140 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Akçat Köyü çalışma alanında bulunan 124 ada 242, 152 ada 5, 165 ada 6 ve 7 parsel sayılı 2.619,70, 196,29, 3.248,08 ve 3.108,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 124 ada 242 ve 152 ada 5 sayılı parseller tapu kaydı, harici taksim, hibe ve satın alma nedeniyle davalılar ..., ... adına, 165 ada 6 ve 7 sayılı parseller vergi kaydı pay satışı ve hibe nedeniyle davalılar ... ve arkadaşları adına tespit edilmiştir. Davacı ... irsen intikal, taksim yapılmadığından satışların geçersiz olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 124 ada 242, 165 ada 5, 7 ve 152 ada 5 sayılı parsellerin muris ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazların...’dan kaldığı, kızı ...’ün eşi ... tarafından 1978 tarihinde tespit maliklerine satıldığı, tereke iştirak halinde olup ... tek başına tasarruf ehliyetine sahip bulunmadığından satış ve devir işlemlerinin geçersiz olduğu kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli olmayıp, değerlendirme de dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı taraf...’nın oğlu ...’nın torunu olup, çekişmeli taşınmazların miras bırakanı ...’dan geldiği ve taksim edilmediği iddiasına dayanarak tüm mirasçıları adına tescilini talep etmektedir. Uyuşmazlık çekişmeli taşınmazların davacının miras bırakanı... terekesine dahil olup olmadığı ve mirasçılardan ...’ın davalılara yaptığı satışa değer verilip verilemeyeceği yönündedir.
1- Çekişmeli 124 ada 242 ve 152 ada 5 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yönünden; Davacı taraf ...’nın oğlu ...’nın torunu olup, çekişmeli taşınmazların miras bırakanı ...’dan geldiği ve taksim edilmediği iddiasına dayanarak tüm mirasçıları adına tescilini talep etmektedir. Çekişmeli 124 ada 242 parsel sayılı taşınmaz 22.12.1942 tarih 49 numaralı tapu kaydı, harici ifraz ve taksim sonucu ...’ün iken eşi olan...’e hibe etmesi, ...’in de 1977 tarihinde satışından dolayı ... adına, 152 ada 5 sayılı parsel ise 22.12.1942 tarih 48 nolu tapu kaydı ile ... kızları ... ve ...’nin iken 1953 tarihinde ...’nin payını haricen...’e satması, ...’ün ise 1970 tarihinde...’e hibesi ve...’in aynı yıl taşınmazı haricen satması nedeniyle ... adına tespit edilmiştir. 22.12.1942 tarih 48 ve 49 nolu tapu kayıtları eşit olarak ...kızları ... ve (...) ... adınadır. Tespit tutanağı ve keşifte dinlenilen 1927 doğumlu yerel bilirkişi ve 1945 doğumlu tespit bilirkişi beyanları da tespit tutanağını doğrular nitelikte olup 1978 tarihinden bu yana taşınmazların davalıların kullanımında olduğu da anlaşılmaktadır. Buna rağmen mahkemece tespit dayanağı olan tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmemiş, mahalline usulen uygulanmamış, tek kişiden ibaret yerel bilirkişi ve tespit bilirkişi dinlenmiş, 3402 sayılı Yasa’nın 13/B-b maddesindeki koşullarının davalılar lehine gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamıştır. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için; öncelikle taraflardan iddia ve savunmalarıyla ilgili tüm deliller istenmeli, tespit ve davalı taraf dayanağı olan tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve tapu kayıtlarının oluşumuna esas tüm belgeler ile varsa haritası getirtilmeli, komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarını oluşturan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu ve tespit bilirkişilerinin tamamı hazır edilmek suretiyle teknik bilirkişi aracılığıyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında tespit dayanağı olan tapu kayıtları okunup kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kayıtların kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tesbit edilmelidir. Keşif icrası sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir keşfi takibe imkan verir ayrıntılı ve gerekçeli kroki ve rapor alınmalıdır. Tapu kayıtlarının taşınmazları kapsadığının belirlenmesi halinde, çekişmeli taşınmazların ... terekesine dahil olmadığının kabulü gerekeceği de nazara alınmalıdır. Davalı tarafın dayanağı olan 1953 ve 1977 tarihli köy senetlerinin tanıkları da dinlenmek suretiyle davalı tarafın zilyetliklerinin ne zaman ve ne sebeble başladığı, tapu kaydı kapsamı yönünden davalılar lehine 3402 sayılı Yasa’nın 13/B-b maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve dosya kapsamına uymayan değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
2- Çekişmeli 165 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; Çekişmeli taşınmazların tespiti 202 ve 203 tahrir numaralı vergi kayıtlarına dayanılarak yapılmıştır. 202 tahrir nolu vergi kaydı maliki ..., 203 tahrir nolu vergi kaydı maliki ...’dır. Vergi kaydı maliki ...’nın payını ...’a satışı, ...’ın 1958 tarihinde ...’a hibesi nedeniyle 165 ada 7 sayılı parsel Edalı Işık mirasçıları adına 165 ada 6 sayılı parsel ... oğlu ... adına tespit edilmiştir. Mahkemece tespit dayanağı olan vergi kayıtları mahalline usulen uygulanmadan, davalılar lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesindeki zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan karar verilmiştir. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle taraflardan iddia ve savunmalarıyla ilgili deliller istenmeli, komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerinin tamamı hazır edilmek suretiyle keşif icra edilmelidir. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında 1938 tarih 202 ve 203 tahrir numaralı vergi kayıtları okunup kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Keşif icrası sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tespit bilirkişisi ve taraf tanıklarından taşınmazların tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir keşfi takibe imkan verir ayrıntılı ve gerekçeli kroki ve rapor düzenlettirilmelidir. Vergi kaydı malikleri ile tespit malikleri arasında akdi veya irsi ilişki bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Tespit maliki davalılar ile vergi kaydı malikleri arasında mirasçılık ilişkisi bulunmadığının anlaşılması halinde davalılar lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesindeki zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmelidir. Vergi kayıtlarının taşınmazlara ait olduğu belirlense dahi vergi kaydının mülkiyet belgesi niteliğinde olmadığı ancak zilyetlikle birleşmesi halinde hukuki değer taşıyacağı hususu nazara alınmalı, mirasçı sıfatı bulunmayan üçüncü kişiler lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesindeki zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşebileceği hususu da göz önünde bulundurulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Kabule göre de 165 ada 6 sayılı parsel dava konusu olduğu halde 165 ada 6 sayılı parsel yerine 165 ada 5 sayılı parsel hakkında hüküm kurulması da isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 20.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.