Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6260 Esas 2012/11111 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/6260
Karar No: 2012/11111
Karar Tarihi: 18.12.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6260 Esas 2012/11111 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davultepe Mahallesi'nde bulunan ve kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesine orman sınırları dışına çıkarıldığı yazılan 461 ada 260 parsel sayılı taşınmazın, üzerindeki bahçenin ... oğlu ... ve ... tarafından kullanıldığı şerhi verilerek tarla niteliği ile Hazine adına tespit edildiği belirtilmiştir. Davacı ise taşınmazın müvekkili ... oğlu ... ile ... tarafından zilyetlikte olduğunu belirterek müvekkili lehine zilyetlik şerhi verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davanın kabulüne karar vererek çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinin 2 numaralı bendinin iptaline karar vermiş, \"parsel üzerindeki bahçe ... oğlu ... ve ...\"nin kullanımındadır\" yazılmak suretiyle tespit ve tescil yapmıştır. Ancak davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro davaları, lehine tespit ya da Kadastro Komisyonlarınca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiye karşı açılır. Bu nedenle, davacıya davasını beyanlar hanesinde ismi yazılı olan Kadir oğlu ...\"ye de yaygınlaştırma olanağı tanınmalıdır. Bununla birlikte, somut olayda sadece Hazine aleyhine dava açılmıştır. Bu durumda mahkemece taraf teşkili sağlanarak dava devam edilmeli ve tarafların delilleri toplanarak uyuşmazlık esastan çözülmelidir. Ayrıca, Kadastro hakimi doğru sicil oluşturmak zorundadır ve taşınmazın Hazine adına tesciline ilişkin hüküm kurulmadan karar verilmesi de isabetsizdir.
Kanun Maddeleri: 3402 sayılı Yasa, 5831 sayılı Yasa'nın 8. maddesi ile eklenen Ek 4. madde.
16. Hukuk Dairesi         2012/6260 E.  ,  2012/11111 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
    Kullanım kadastrosu sırasında Davultepe Mahallesi çalışma alanında bulunan 461 ada 260 parsel sayılı 1107,37 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, parsel üzerindeki bahçenin ... tarafından kullanıldığı şerhi verilerek tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı vekili çekişmeli taşınmazın müvekkili ... oğlu ... ile ..."nin zilyetliğinde olduğunu ...adında birisinin olmadığını belirterek çekişmeli taşınmazda müvekkili lehine zilyetlik şerhi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinin 2 numaralı bendinin iptaline, "parsel üzerindeki bahçe ... oğlu ... ve ..."nin kullanımındadır" yazılmak sureti ile tespit ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa"nın 8. maddesi ile eklenen Ek 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. Kural olarak kadastro davaları, lehine tespit ya da Kadastro Komisyonlarınca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiye karşı açılır. Dava 3402 sayılı Yasa"nın Ek 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraz niteliğinde bulunduğundan husumetin taşınmazın tespit maliki olan Hazineye ve beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilere yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda dava sadece Hazine aleyhine açılmıştır. O halde mahkemece davacıya davasını beyanlar hanesinde ismi yazılı olan Kadir oğlu ..."ye de yaygınlaştırma olanağı tanınmalı, yasal hasım durumunda bulunan ... davaya dahil edilerek dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmeli, taraf teşkili sağlandığı takdirde davaya devamla tarafların bildirdikleri delillerin toplanarak uyuşmazlık esastan çözülmelidir. Mahkemece, bu yön göz ardı edilip, taraf teşkili sağlanmadan uyuşmazlığın esasına girilmek suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, Kadastro hakimi doğru sicil oluşturmak zorunda olduğu halde, mahkemece taşınmazın Hazine adına tesciline ilişkin hüküm kurulmadan karar verilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 18.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara