Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/5449 Esas 2012/11091 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/5449
Karar No: 2012/11091
Karar Tarihi: 18.12.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/5449 Esas 2012/11091 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davanın konusu, kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde fiili zilyetlik durumunun tespit edilmediği için açılan davada, çekişmeli taşınmazın ortak muristen kaldığı ancak davacı müvekkilinin diğer mirasçıların paylarını aldığı ve taşınmaz üzerinde davacının 141/192 pay sahibi olduğu belirtilerek, zilyetlik şerhinin verilmesi talebidir. Mahkeme, davanın niteliği itibarıyla ancak 3402 sayılı yasanın ilan süresi içinde açılabileceğini, buna göre genel mahkemede açılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Ancak, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen Ek 4. madde uyarınca, yapılan tespitlerin kesinleşmiş olması halinde dava açılamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, hak düşürücü süre içinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılması mümkündür. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5831 sayılı Kanun
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu, Ek-4. madde
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 12/3. madde
16. Hukuk Dairesi         2012/5449 E.  ,  2012/11091 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
    Kullanım kadastrosu sırasında Kılıçlı Köyü Çalışma alanında bulunan 834 parsel sayılı 2719,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, üzerindeki evin ... tarafından yapılmış olduğu, ... mirasçıları işgalinde olduğu şerhi verilerek tarla ve ev niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı vekili, çekişmeli taşınmazın ortak muristen kaldığını ancak davacı müvekkilinin diğer mirasçıların paylarını aldığını taşınmaz üzerinde davacının 141/192 pay sahibi olduğunu belirterek, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı müvekkili lehine 141/192 pay oranıyla zilyetlik şerhi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 2010 yılı Haziran ayında 3402 sayılı Yasa"nın Ek- 4. maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastro çalışmaları sırasında beyanlar hanesinde fiili zilyetlik durumunun tespit edilmediği ileri sürülerek 141/192 pay oranında zilyet oludğunun beyanlar hanesinde gösterilmesi istemi ile açılmıştır. Mahkemece davanın niteliği itibarı ile ancak 3402 sayılı Yasa"nın 11. maddeki ilan süresi içinde açılabileceği, buna göre genel mahkemede açılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile red kararı verilmiştir. 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen Ek 4. madde içeriğinde bu maddeye göre yapılan tespitlerin kesinleşmiş olması halinde dava açılamayacağına ilişkin bir düzenlemeye yer olmadığından aynı Yasa"nın 12/3. maddesi uyarınca hak düşürücü süre içinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmasının mümkün olduğunun kabulü zorunludur. Ne var ki, tesis Kadastrosu sırasında 3302 sayılı Kanuna göre 2/B ile Hazine adına orman dışına çıkarılan taşınmazlardan olduğu gerekçesiyle tespit edilip; üzerindeki evin ..."a ait olduğu ve ... mirasçılarının işgalinde olduğu beyanlar hanesinde gösterilerek hükmün Hazine adına tescil edilen taşınmazla ilgili olarak kullanım kadastrosuna ilişkin yeni bir tutanak düzenlenip düzenlenmediği veya güncelleme listesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise askı ilanına çıkarılıp, çıkarılmadığı yönünden araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, öncelikle Ek 4. madde uyarınca dilekçede ileri sürüldüğü şekilde güncelleme yapılıp, yapılmadığı yapılmış ise askı ilanına alınıp alınmadığı, buna göre davanın kesinleşen kullanım kadastrosuna ya da güncelleme listesine karşı açılmış olup olmadığı kısaca mahkemenin görev durumu belirlenmelidir. Bundan sonra mahkemenin görevli olması halinde davada taşınmazın maliki olan Hazine"nin de taraf olması gerektiği Kadastro Müdürlüğü"ne izafeten Hazine aleyhine dava açılmış olmasının taraf teşkilinin sağlandığı anlamına gelmeyeceği göz önüne alınarak davanın asıl dava edilmek istenen Hazine"ye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın Hazine"ye yaygınlaştırılması halinde davaya devam edilerek iddia ve savunma doğrultusunda tarafların delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 18.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara