Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/8705 Esas 2012/10988 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/8705
Karar No: 2012/10988
Karar Tarihi: 18.12.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/8705 Esas 2012/10988 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, kullanım kadastrosu yapılması sonucunda sınırlarının yanlış tespit edildiğini ileri sürerek açılmıştır. Mahkeme, davanın husumet nedeniyle reddine ve taşınmazların tesciline karar vermiştir. Ancak, dava dilekçesi ve duruşma günü gerçek hasım olan Hazine'ye ve kadastro tutanağında adlarına şerh verilen kişi ya da kişilere tebliğ ettirilmediği için mahkemece hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur. Mahkeme, taşınmazın fiili zilyetlik durumu belirlenerek bir karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Kanun maddeleri:
- 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesi
- 5831 sayılı Orman Kanunu'nun 2. maddesi (B) bendi
- 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde
- 2896 sayılı Kanunla değişik 2. madde
- 3056 sayılı Kanunun 11. maddesi
16. Hukuk Dairesi         2012/8705 E.  ,  2012/10988 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
    Kullanım kadastrosu sırasında Yukarıkarakısık Köyü çalışma alanında bulunan 949,951 parsel sayılı 13170.01 ve 12572.38 metrekare yüzölçümünde, tarla vasıflı taşınmazlar 949 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. 1977 yılından beri ... oğlu ..."ın kullanımındadır", 951 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. 1984 yılından beri ... oğlu ..."ın kullanımındadır şerhi verilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazların sınırlarının yanlış tespit edildiğini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet nedeniyle reddine ve ekişmeli 949 ve 951 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3402 sayılı Yasa"nın Ek-4. maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. 3402 sayılı Yasa"nın, 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek 4/1. maddesi "6831 sayılı Orman Kanunu"nun 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği" hükme bağlanmıştır. Kadastro tespitine itiraz davalarında davalı sıfatı, kadastro tutanağının mülkiyet hanesinde adı yazılı tesbit malikleri ile varsa tutanağın beyanlar hanesinde yararına şerh yazılan kişi ya da kişilere aittir. Somut olayda, dava lehine zilyetlik şerhi verilenlere yöneltilmediği gibi tesbit maliki olan Hazineye yöneltilmesi gerekirken, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Ne var ki, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Davacının somut olayda, tespit maliki olan Hazine yerine Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermesi şeklindeki yanılgısı, temsilcide hata niteliğindedir.
    Hal böyle olunca, mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü gerçek hasım olan Hazine"ye ve kadastro tutağında adlarına şerh verilen kişi ya da kişilere tebliğ ettirilip dava şartı olan taraf teşkili sağlanmalıdır. Bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda taşınmaz başında keşif yapılarak mahalli bilirkişi, tespit bilirkişileri ve zilyetlik tanıklarının beyanlarına başvurulmak suretiyle taşınmazın fılii zilyetlik durumu belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek davanın esasına girilmek suretiyle hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz karar harcı peşin alındığından, talep halinde ilgilisine iadesine,
    18.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
















    Hemen Ara