Esas No: 2011/1021
Karar No: 2011/1923
Karar Tarihi: 17.02.2011
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/1021 Esas 2011/1923 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 11.06.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve meranın aidiyetinin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.04.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı köy kendilerine ait olup, 2007 yılındaki kadastro çalışması sırasında davalı köy sınırlarında sınırlandırılması yapılan 101 ada 1 ve 2 parsel ile davacı köy sınırları içerisinde sınırlandırılan 119 ada 4 ve 121 ada 1 parsel sayılı meralardan davalının faydalanıp, kendilerinin kullanımının davalı köy tarafından engellendiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini; 16.07.2008 tarihli oturumda da, davalı köy sınırları içindeki 101 ada 1 ve 2 parsel sayılı meraların iptali ile davacı adına mer’a niteliği ile özel sicile yazılmasını istemiştir.
Davalı köy ise, tasarruf ve zilyetliğinde olan dava konusu yerler ile davacı köyün ilgisinin bulunmadığını, kendilerine ait olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 119 ada 4 ile 121 ada 1 parsel sayılı meralara elatmanın önlenmesine ve 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın krokisinde (D) ile işaretli 91.474,89m² bölümün iptali ile davacı adına mer’a olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, meraya elatmanın önlenmesi ve aidiyetinin tespiti istemlerine ilişkindir.
-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Somut olayda, hükme esas alınan 13.07.2009 tarihli fen bilirkişi raporunda 119 ada 4 ve 121 ada 1 parsel ile 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın (D) ile işaretli 91.474,89m² bölümünün kadimden bu yana davacının faydalanmasında bulunduğu keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin beyanları ile kanıtlanmıştır. Mer’alar, Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunup, kullanım hakkı köy veya belediyeye bırakılır. Tek başına bir köye ait bulunan meranın tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı vermediği gibi ilk köy eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanmaya devam eder. Mahkemece, 4342 sayılı yasanın 29.maddesine aykırı biçimde davalı köy sınırları içerisinde kalan 101 ada 2 parsel sayılı mer’anın iptali ile davacı köy adına mer’a niteliği ile sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nun 438/VII maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının (B) bendinin dördüncü, beşinci ve altıncı satırlarındaki “davalı ... adına tapu kaydının(tespitinin) iptali ile davacı ... Köyü Tüzel Kişiliği adına mera vasfıyla tespit edilerek sınırlandırılmasına ve mera özel siciline kaydına” sözcüklerinin hükümden çıkarılarak yerine “davalı ... sınırları içerisinde tespit edilen 101 ada 2 parsel sayılı meranın, 13.07.2009 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokide (D) ile işaretli 91.474,89m² bölümünde davacının faydalanma hakkının bulunduğuna” sözcüklerinin yazılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 17.02.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.