Esas No: 2010/13438
Karar No: 2011/1740
Karar Tarihi: 15.02.2011
Binaların Değerinin Tazminat Olarak Tahsili - Tapu İptali Ve Tescil - Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/13438 Esas 2011/1740 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2010/13438 E., 2011/1740 K.
14. Hukuk Dairesi 2010/13438 E., 2011/1740 K.
- BİNALARIN DEĞERİNİN TAZMİNAT OLARAK TAHSİLİ
- TAPU İPTALİ VE TESCİL
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 684 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 723 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 724 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 4 ]
"İçtihat Metni"
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.09.2008 gününde verilen dilekçe ile Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne dair verilen 27.07.2010 günlü hükmün Yargıtay"ca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve du-ruşmasız olarak davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.02.2011 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise çekişme konusu taşınmaz üzerine yapılan binaların değerinin tazminat olarak tahsili istemine ilişkindir.
Davalı, 128 ada 10 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bunun ancak 500 metrekare kısmının davacıya haricen satıldığını, ifrazı olanaklı ise bu kısmın davacı adına tescilini kabul ettiğini, aksi takdirde davanın reddi gerekeceğini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazda ifraz olanağı bulunmadığından temliken tescil isteminin reddine, ikinci kademedeki istek olan tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, taraflar temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile taşınmazın ifrazı suretiyle bir kısmının davacı adına tesciline yasal olanak bulunmadığına göre davacının bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Asıl davadaki ikinci kademedeki istek, başkasının arazisine kendi malzemesi ile bina yapan malzeme sahibinin yapı bedelinin tahsiline ilişkindir. Gerçekten, arazi sahibinin yapılan inşaatın kaldırılmasını istememesi veya talep etmesine rağmen aşırı bir zararın doğması sebebiyle yapının yıkılamaması durumunda arazi malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzeme malikine bir tazminat ödemesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanununun 723. maddesinden kaynaklanan tazminat tutarı malzeme malikinin iyiniyetli veya kö-tüniyetli olmasına göre değişir. Özellikle de bu tazminatın kapsamına arazi ile bütünleşen onun ayrılmaz bir parçası haline gelen, ayrılması halinde bütün özelliğini kaybedecek yapıların değeri girer. Yoksa Türk Medeni Kanununun 684. maddesinde tanımı yapılan mütemmim cüz kapsamı dışında olan, sökülüp götürülebilecek şeyler için arazi malikinin bir tazminat ödemesi gerekmez. Zira bunlar sökülüp götürüldüğü zaman özelliğini koruyacak arazi maliki için bir değer ifade etmeyecek malzemelerdir.
Eldeki dava konusu olayda davacı malzeme malikinin iyiniyetle yapı yaptığı davalının da kabulündedir. O halde arazi maliki olan davalı davacıya muhik bir tazminat ödemelidir. Ödenecek tazminatın tutarını ise Türk Medeni Kanununun 4. maddesi uyarınca olayın özelliğine, malzemenin dava tarihindeki değerine, diğer taraftan arsa sahibinin malzemenin kendisi yönünden taşıdığı en az değeri itibariyle takdir edecek olan hakimdir.
Bütün bu anlatılanlara göre mahkemece yapılması gereken iş, bilirkişinin 23.04.2008 tarihli raporunda sözü edilen ve değer biçilen malzemelerden hangilerinin sökülüp götürülebilecek malzemelerden olduğunu saptamak üzere yerinde yeniden keşif yapmak, bu malzemeler içerisinde sökülüp götürülecek-lere değer biçmemek, mütemmim cüz özelliği gösterenler için bilirkişiden yukarıda yazılı yöntem doğrultusunda değer sormak, sonuç olarak bulunacak değerlerin muhik olup olmadığını denetlemek ve davacının tazminat istemi hakkında bunun sonucuna uygun hüküm kurmak olmalıdır. Belirtilmelidir ki ödenecek muhik tazminat hiçbir zaman malzeme sahibinin meydana getirdiği yapıların dava tarihindeki rayiç değeri değildir. Bütün bu yönler gözden kaçırılarak yapıların mütemmim cüz olup olmadığı da dikkate alınmaksızın rayiç değerlerinin tazminat olarak hüküm altına alınması doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
Kabule göre de; dava dilekçesinde hüküm altına alınan tazminat için faiz isteminde bulunulmadığı halde, faizin ıslah tarihinden geçerli olarak hüküm altına alınması gerekirken kademeli olarak hüküm altına alınması doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1. bentte yazılan nedenlerle davacının bütün temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2. bent uyarınca davalı yararına (BOZULMASINA), peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 15.02.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.