Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/14308 Esas 2011/453 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/14308
Karar No: 2011/453
Karar Tarihi: 20.01.2011

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/14308 Esas 2011/453 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2010/14308 E.  ,  2011/453 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı tarafından, davalı aleyhine 28.04.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı 534 sayılı parselin maliki ... ile 533 sayılı parselde paydaş ve 532 sayılı parselin maliki olduğunu ileri süren davacı ..., 533 ve 537 sayılı parseller üzerinden Türk Medeni Kanununun 747.maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteminde bulunmuştur.
    Davalılardan ..., davanın reddini savunmuş, diğer davalılar savunmada bulunmamıştır.
    Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
    Hükmü, davalılardan ... temyiz etmiştir.
    HUMK’nun 43.maddesi gereğince davacılar veya davalılar arasında dava konusu hak veya borcun ortak olması veya ortak bir işlem ile hepsinin yararına bir hak yüklenilmiş olması veya kendilerinin bu şekilde taahhüt altına girmeleri veya davanın her biri hakkında aynı nedenden doğması hallerinde birden fazla kimsenin birlikte dava açabilecekleri gibi onlara karşıda birlikte dava açılabilir.
    Dava 534 ve 532 ile 533 sayılı parsellerin malikleri tarafından birlikte açılmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı olmayan kişiler, ayrı ayrı dava açmalıdır.
    Somut olaya gelince;
    Davada ayrı ayrı parsellerin maliki veya mirasçısı olan kişiler, geçit ihtiyacının varlığını ileri sürerek gerekmediği halde birlikte dava açmışlardır. Bu nedenle her parsel için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, tek bir hüküm kurulmak suretiyle de karışıklığa neden olunmuştur.
    Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, HUMK’nun 46.maddesi uyarınca gerekmediği halde birlikte dava açan kişilerin davalarının tefrikine karar vermek, her bir davacının isteğini diğerinden bağımsız olarak incelemek ve sonucuna göre ayrı ayrı hüküm kurmak olmalıdır.
    Değinilen usul kuralları bir yana bırakılarak, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi usule esaslı ayrılık teşkil ettiğinden, karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Hemen Ara