Esas No: 2010/14332
Karar No: 2011/350
Karar Tarihi: 19.01.2011
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/14332 Esas 2011/350 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.03.2002 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 3481 parsel numaralı taşınmazı yararına, davalılara ait 3525, 3526, 3527, 3528, 3483, 3484, 3485 parsel numaralı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı 3527 parsel maliki ... takdiri mahkemeye bırakmış,davalı 3528 parsel maliki ... davanın reddini savunmuş, diğer davalılar yargılamalara katılmamış, savunmada bulunmamışlardır.
Mahkemece, 3481 parsel sayılı taşınmaz yararına, 3527 ve 3483 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747 maddesine dayalı geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı
sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, özellikle tarım alanlarda nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu miktarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tesbiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Medeni Kanunun 748/3. maddesi uyarınca Tapu Siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
1-Yapılan yargılamaya toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaza bu şekilde ihtiyacın karşılanamaması halinde komşuluk hukuku ilkeleri ile taşınmazın mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkate alınarak diğer taşınmazlara yöneltilmelidir. Tapu kayıtlarından geçit ile yükümlendirilen 3527 parsel sayılı taşınmazın 2800m2, 3483 parsel sayılı taşınmazın 2025m2 ,bilirkişi raporunda belirilen diğer seçenekteki 3528 parsel sayılı taşınmazın ise 6150 m2 yüzölçümü ile bu taşınmazlardan daha fazla yüzölçüme sahip olduğu görülmektedir. Bu nedenle yukarıda açıklanan ilkeler de gözetilerek 27.04.2004 tarihli bilirkişi rapor ve krokisi dikkate alınarak 3483 ve 3528 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından geçit kurulması gerekirken 3527 ve 3483 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit kurulması doğru bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 19.01.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.