Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/13464 Esas 2015/6104 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/13464
Karar No: 2015/6104
Karar Tarihi: 10.12.2015

Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/13464 Esas 2015/6104 Karar Sayılı İlamı

21. Ceza Dairesi         2015/13464 E.  ,  2015/6104 K.

    "İçtihat Metni"


    Resmi belgede sahtecilik suçundan sanıklar ... ve ...’ın 5237 sayılı TCK.nun 204/1, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasıyla mahkumiyetlerine dair ... Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 19.09.2011 gün ve 2010/660 Esas 2011/735 Karar sayılı hükmün temyiz incelemesi sonucunda sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz istemlerinin süre yönünden reddine, diğer sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün ise, eksik araştırma nedeniyle bozulmasına ilişkin Dairemizin 15/10/2015 gün ve 2015/2827 Esas, 2015/3954 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.11.2015 gün ve KD - 2012/245 sayılı yazı ile 6352 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK.nun 308. maddesi uyarınca itiraz edilmekle Dairemize gönderilen dosya incelendi: sanığın lehine itirazda süre aranmayacağı gözetildiğinde ve itiraz nedenlerinin yerinde olduğu anlaşılmakla, itirazın kabulüne karar verilip gereği görüşüldü:
    Dairemizin 15/10/2015 gün ve 2015/2827 Esas, 2015/3954 Karar sayılı ilamında yer alan,
    “Yasaya aykırı, sanık ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,” ibaresinden sonra gelmek üzere “5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK.nun 325 maddesi uyarınca, bozmanın temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verilmiş olan diğer sanık ...’a SİRAYETİNE ve sanık ... hakkındaki hükmün İNFAZININ DURDURULMASINA" ibaresinin eklenmesine, 10.12.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
    MUHALEFET ŞERHİ

    Sayın çoğunluk ile aramızdaki görüş ayrılığı; sanık ... hakkındaki bozma kararının temyiz süresini kaçırdığı için temyiz başvurusu incelenemeyen diğer sanık ...’a sirayet edip etmeyeceği hususunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraza konu edilip edilemeyeceğine yöneliktir.
    Öncelikle sirayet (teşmil) müessesine baktığımızda; halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 325. maddesi "Hüküm, cezanın tatbikatında kanuna muhalefet edilmesinden dolayı maznun lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunamamış olan diğer maznunlara da tatbiki kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından istifade ederler." şeklindedir.
    Maddenin uygulanabilmesi için;
    -Birden fazla sanığın aynı suçu işlemiş olması,
    -Aynı mahkemede yargılanıp aynı ilamla mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
    -Hükmün temyiz edilebilir nitelikte olması,
    -Kanuna muhalefet edilmesi nedenine dayalı bozma kararının, sanıkların lehine olması, gerekir.
    Bozma kararının, hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayet ettirilmesi için bu hususun açıkça bozma kararında belirtilmesine ya da sanığın talep etmesine gerek yoktur. Mahkemenin kendiliğinden anılan düzenlemenin gereğini yerine getirmesi mümkündür.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nın itirazı kurumuna baktığımızda ise, 1412 sayılı CMUK’nun temyize ilişkin hükümler içindeki 322/4. maddesinde; “Ceza Daireleri"nden birinin kararına karşı Cumhuriyet Başsavcısı, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu"na itiraz edebilir” biçiminde yer verilmiş, 5271 sayılı CMK’nun olağanüstü kanun yolları arasındaki 308/1. maddesinde ise; “Yargıtay Ceza Daireleri"nden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re"sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu"na itiraz edebilir, sanığın lehine itirazda süre aranmaz” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    Bölge Adliye Mahkemeleri ile kanunda açık hüküm bulunması durumunda ilk derece mahkemeleri kararlarının temyizi sonucu Yargıtay ilgili Ceza Dairesi’nce incelenmesi ile olağan kanun yolları sona ermektedir. Bu aşamadan sonra 5271 sayılı CMK’nun 308. (1412 sayılı CMUK.nun 322/4) maddesi uyarınca olağanüstü kanun yolu olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın itirazı gündeme gelebilecektir. Başsavcının itirazı yolunun “istisnai” nitelikte olması, eğer başka denetim yolu varsa, onun kullanılmasını gerektirir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazına hangi hallerde başvurulacağına ilişkin gerek 1412 sayılı CMUK’nun 322/4. maddesinde, gerekse 5271 sayılı CMK’nun 308. maddesinde açıklık bulunmamaktadır. Ancak istisnai bir kanun yolu olması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından çok önemli hukuka aykırılıkların giderilmesi ve başkaca bir olanağın kalmaması durumlarında bu yol kullanılmalıdır. Kanun metninde hangi hukuka aykırılıkların bu yolla denetleneceği yönünde bir açıklık bulunmamakta ise de, olağanüstü bir kanun yolu olan itiraz kanun yoluna başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Ciddi boyutlara ulaşmayan veya sonuca etkili olmayan kanuna aykırılıkların bu yöntemle denetlenmesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının amaç ve kapsamıyla bağdaşmayacaktır.









    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının kapsamı günümüze kadar çeşitli Ceza Genel Kurulu kararlarına konu olmuş, bu bağlamda; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.04.2014 gün ve 338-183, 03.12.2013 gün ve 1521-576, 22.10.2013 gün ve 1586-425, 04.06.2013 gün ve 305-282 sayılı v.b. bir çok kararlarında da açıklandığı üzere; "eleştiriye ilişkin düşüncelerin reddine dair daire kararlarının itiraz olunabilecek nitelikte kararlardan olmadıkları" (CGK’nun 16.11.1964 gün ve 470-464), "kabule göre yapılan bozmalara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yoluna başvuramayacağı” (CGK’nun 17.03.1998 gün ve 18-91), “Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının olağanüstü bir kanun yolu olması nedeniyle sonuca etkili olmayacak türden hukuka aykırılıkların bu kanun yoluna konu olamayacağı” (CGK’nun 30.11.2010 gün ve 233-241) “Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen sanığının tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlara karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurma yetkisinin bulunmadığı” (CGK’nun 29.03.2011 gün ve 49-28), “görev konusunun Yargıtay’ca inceleme konusu dahi yapılamayacağı bir durumda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kesin nitelikteki merci tayini kararını hükümsüz kılacak bir sonuç doğmasına neden olacak şekilde itiraz kanun yoluna başvurma imkanının bulunmadığı”, (CGK’nun 27.12.2011 gün ve 158-296) kabul edilmek suretiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisinin belirli yönlerden sınırlandırılması gerektiğine karar verilmiştir.
    Bu genel açıklamalardan sonra somut olayımıza geldiğimizde; kardeş olan sanıklar Erdal ve ... kardeşler hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında her ikisinin de mahkumiyetine karar verilmiş her iki sanık ve müdafilerince yapılan temyiz itirazının dairemizce yapılan incelemesinde; sanıklardan ... ve müdafiinin temyizleri yasal süresinden sonra olduğu için reddolunmuş, diğer sanık ... ve müdafiinin temyizleri ise mahkemece eksik soruşturma ile karar verildiğinden dolayı hükmün bu sanık yönünden bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ise dairemizin bu kararına sanık Erdal yönünden yapılan bozmanın temyiz istemi süre yönünden reddolunan sanık İsrafil’e teşmiline dair ibarenin eklenmesi talebiyle olağanüstü kanun yolu olan itiraz olunmuştur. Kanaatimizce bu itiraz yersiz ve gereksiz olmuştur. Çünkü yukarıdaki açıklamalarda da belirttiğimiz üzere olağanüstü bir kanun yolu olan “itiraz” müessesinin ciddi boyutlara ulaşan ve başkaca düzeltilme imkanı kalmayan hukuka aykırılıklarda kullanılması gerekmektedir. Her ne kadar dairemizce bozma ilamının sonuna bozmanın temyiz süresini kaçıran diğer sanığa teşmili hususu işaret edilmemiş ise de bu çok ciddi bir hukuka aykırılık olmadığı gibi hukuki denetim yolları henüz bitmemiştir. Temyiz süresini kaçıran sanık veya müdafii bozmadan sonraki mahkemece yapılacak ilk yargılama celsesine katılıp veya söz konusu mahkemeye sözlü veya dilekçe ile başvurarak bozmanın kendisine de sirayetini talep etme hakkı olduğu gibi mahkemece bu talep olmasa bile re’sen bu sirayet kararını vermesine bir engel yoktur.
    Bu nedenlerle henüz olağan yasal başvuru ve mahkemece re’sen değerlendirme imkanı gibi yasal olanaklar devam etmekte iken olağanüstü bir kanun yolu olan ciddi ve telafisi mümkün olmayan hukuka aykırılıklarda kullanılması gerektiği onlarca Ceza Genel Kurulu kararlarına konu olmuş "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz"ının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.





    Hemen Ara