Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/9883 Esas 2010/1625 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/9883
Karar No: 2010/1625
Karar Tarihi: 16.2.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/9883 Esas 2010/1625 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen paydaşlık giderilmesi davasında, taşınmazın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Taşınmazın önemli ölçüde değer kaybına uğraması halinde aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemeyeceği vurgulanmıştır. Aynen bölünerek paylaştırmanın mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremeyeceği ifade edilmiştir. Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir. Kararda, HUMK'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/9883 E.  ,  2010/1625 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak işin niteliği gereği duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık bir adet taşınmazda ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece taşınmazın satılarak ortaklığının giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince aynen taksiminin mümkün olduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
    Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran Davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
    Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
    Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
    Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
    Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
    Olayımıza gelince;dava konusu taşınmaz 9600 m2 yüzölçümünde tarla vasfıyla tapuya kayıtlı olup iki adet paydaşı bulunmaktadır. Belediye imar yazısı kapsamına göre taşınmazın ticaret ve konutun olduğu imar sahasında kaldığı anlaşılmaktadır. Belediye başkanlığınca mahkemeye gönderilen yazıda taşınmaz ticaret ve konutun olduğu imar sahasında kaldığından aynen taksiminin mümkün olmadığı bildirilmiş, ancak aynı yazıda ifraz şartının 500 m2 olduğu belirtilmiştir. Mahkemece mahallinde yapılan birinci keşif neticesi alınan bilirkişi raporunda belediye başkanlığının "taşınmaz ticaret ve konutun olduğu imar sahasında bulunduğundan ifrazı mümkün değildir" yazısına istinaden taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı belirtilmekle yetinilmiş, yapılan ikinci keşif neticesi alınan bilirkişi raporunda ise yine taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı belirtilirken buna dair herhangi bir gerekçe getirilmemiştir. Alınan bilirkişi raporları hüküm kurmak için yeterli değildir. Mahkemece konusunda uzman iki harita mühendisi ve bir inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla mahallinde yeniden keşif yapılarak taşınmazın aynen taksiminin mümkün olup olmadığının gerekçeleriyle belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 16.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara